Yarı yıl tatili geldiğinde, sinemalarda çocuklara yönelik filmler oynatılmaya başlıyor. Bu filmlerin sadece eğlenme amacı taşımadığını biliyor musunuz? Çocuk filmi yapmak zor. Çünkü çocuk filmi demek, çocukların oynadığı film demek değil. Çocukların istismar edildiği film hiç değil. Çocuklara uygun filmleri seçmek, yazılı ve görsel medyanın çocuklara etkisini ve neler yapılması gerektiğini tartışmak için geçen yıl başlayan Bodrum Çocuk Filmleri Festivali'nin ikincisi, bu yıl 12-15 Şubat arasında yapıldı. Son gün düzenlenen 'Medyada Çocuk İmgesi' isimli paneli yönetmek ve çalışmalara katılmak için ben de oradaydım. Festival boyunca film gösterilerinin yanı sıra sergiler ve atölye çalışmaları düzenlendi. Panele benim dışımda,
Medya Çağında Anne Baba olmak isimli kitabın yazarı Gloria DeGaetano, karikatürist ve çocuk kitapları yazarı Behiç Ak, Radyo Televizyon Üst Kurulu Temsilcisi Nurullah Öztürk ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Nilüfer Pembecioğlu katıldı. Panelde konuşulanları sizlerle paylaşmak istedim.
ÇOCUK SATIŞ ARACI Gloria DeGaetano, Amerika'daki durumdan bahsetti. Çocukların günde dört-beş saat yalnız televizyon izlediğini, haberlerde en çok suçun kurbanı ya da faili olarak yer aldıklarını, kötülerin doğru gösterildiğini, iyilerin, çalışkanların zavallı olarak sunulduğunu anlattı. Yani Türkiye'de, dünyadan farklı süreçler yaşamıyoruz. RTÜK, olanların farkında; bu konuda simgeler ve medya okur yazarlığıyla ilgili çalışmalar yapılıyor. İlginç olan izleyicilerin daha çok onların yasak koymasını istemesi ve aile olarak kendilerini, sorumluluktan kurtarmaya çalışmasıydı. Yani aileler, çocuklarını izlememeye ve yatırmaya çalışmanın zor olduğunu, yapamadıklarını söyleyerek, başkalarının onlar adına çözüm bulmasını istiyor. Oysa kendi sorunumuzu kendimiz çözmediğimiz zaman daha büyük sorunlar çıkar. Behiç Ak, çocuk edebiyatının azlığından ve var olanların da sorunlarından bahsetti. Gerçekten çocuklarımızın zengin ve muhteşem hayal gücünü kavrayabilen, aileleriyle paylaşacakları eserleri bulmak zor. Doç. Dr. Nilüfer Pembecioğlu yaptıkları araştırmayı anlattı. İki aylık sürede tüm basında çocuğa ilişkin haberleri değerlendirmişler. Sonuç: Çocuk, medya için bir pazar. İlgi çekmesi için kurban olması gerekiyor. İster suçlu, ister suçun faili, ama hep kurban olmalı medyaya girebilmek için... Onun dışında çocuğa ilişkin her şey aileleri etkilemek için kullanılmış. Yani çocuk, satış aracı olmuş. Bazen bir sağlık haberinde, bazen bir reklamda, bazen bir yerin tanıtımında, ama pazarlama aracı olarak kullanılıyor. Sonuç olarak, çocuk ve ergenler, medya için iyi bir kaynaktır. Ama bu kaynak, iyi ve olumlu kullanılmazsa bizzat medyanın kendisi tarafından tüketilecektir. Bize düşen, bizi ve çocuklarımızı kullanarak, izlemeye, almaya, tüketmeye sevk eden medyanın etkileri konusunda bilinçlenmek ve çocuklarımıza bu değerleri aktarmak olmalıdır. Belki de yanlış seçimler yapma nedenimiz; asıl gerekenlere önem vermeyip, gereksiz olanları önemli hale getirerek, çözümler için çaba göstermekten kaçarak, hazır çözümlere ve yaratılmış mutluluklara konma eğilimimizdir.
Yayın tarihi: 23 Şubat 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/23/ct/haber,E584E8B199804CC583495D49BA64FFEA.html
Tüm hakları saklıdır.