Tuzla'daki işçiler "ölümü çok sık aralarla" tadıyor.
SABAH'ın Türkiye gündemine taşıdığı bu dramatik olayda dün çarpıcı bir gelişmeye daha tanıklık ettik.
Ölümleri protesto etmek isteyen işçiler, sokağa çıkınca "devlet" engel oldu.
İşçisinin ölümüne engel olamayan devlet, sesini duyurmasına, copla, yumrukla engel oldu.
Demokratik-kapitalist düzen böyle bir şey olsa gerek.Gerekli önlemi almadığı için onlarca işçinin ölümüne neden olan işverene göstermelik para cezası, ölmeyip hayatta kalan işçiye sopa. "Her canlı ölümü tadacaktır" elbette ama Tuzla'dakiler genç yaşta tadıyor.
SABAH manşete taşımasa bu erken tatmayla ilgili kimsenin kılının kımıldattığı yoktu.
Devletin de ölümlerden ziyade, ölümleri protesto edenlere öfkeli olduğuna dün tanıklık ettik.
Böylece Tuzla işçisi ölme hakkından sonra, dayak yeme hakkıyla da tanışmış oldu.
AB yolundaki reform sürecimizde sağlam adımlarla ilerliyoruz.
Zaten ölen ölür, kalan sağlarla Avrupa'ya gireriz, diye düşünüyoruz herhalde.Böylece Avrupalıları ürküten nüfusumuzu da kontrol altına almış oluruz. Şimdi bu iş burada kalmaz.
Herhalde siyasetçilerimiz (aralarında tersane sahibi olanlar başta) çıkıp "Mehmetçik dağlarda savaşıp ölürken böyle bir eylemin zamanı mı?" diye de tepki gösterirler.
Hak aramanın zamanı olmaz çünkü.
İşçilerin ölümünün üzerine gitmeyen devletimiz işçinin üzerine rahatlıkla gidiyor.
İşçilerimizde de milli mücadele ruhu yok zaten.
Böyle gergin bir ortamda zamanı mıydı, Tuzla'daki ölümleri sorgulamanın.
Vatan için ha dağda ölmüşsün, ha Tuzla'da değil mi!
Zaten "serbest piyasa ekonomisi" de bu değil mi efendim.
Yeni sloganımız, "Bırakınız ölsünler."
Hatta sessiz ölsünler, seslerini çıkarırlarsa copu kafalarına yesinler.
Televizyonların bu görüntüleri vermemesi iyi olur, çünkü Türkiye'yi çağdışı gösteriyor.
Zaten kızlar da başörtüsü takıyor, bir de dayaklar falan tam
Arap ülkesi gibi oluyoruz.Bence işçileri kapalı alanda, kameradan uzak yerlerde gösteri yapmaya davet etsinler, gözden uzakta dövsünler. Zaten cahiller, önlem almayı bilmiyorlar, yüzmeyi bilmiyorlar.
Madem yüzme bilmiyorsun, tersanede ne işin var değil mi yani.
Ülkenin imajını bozuyorsun.
Hem ölerek bozuyorsun, hem de ölümlerin hesabını sorarak.
Sus kardeşim.
Sessiz sedasız öl.
Yayın tarihi: 28 Şubat 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/28//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.