Oscar ödülleri daha mı nitelikli oluyor?

Acaba Oscar ödülleri artık Avrupa'daki festivaller gibi yaratıcılığı ve sanatı daha mı çok önemsiyor? SABAH sinema yazarı Atilla Dorsay yorumladı...
Her şey gelişir, geçmişten alınan derslerle ileri gider. Ve dünyamızın her bir yanında olup bitenler başka şeyleri etkiler. Aslında tipik bir Amerikan kurumu olan Oscar ödülleri de bu genel kuralların dışına çıkmazlar. Her ne kadar ortalama Amerikalı'nın, diyelim ki Cannes, Berlin veya Venedik şenlikleriyle organik bir ilişkisi olmasa da, o büyük ve ciddi festivallerde verilmiş her ödül, sonuç olarak Amerikan seyircisini de, Oscar'ları da etkiler. Bu açıdan, Oscar ödülerinin, giderek sinema sanatına daha yakın biçimde geliştiği rahatlıkla söylenebilir. Hollywood çok uzun yıllar en has sinema örneklerini es geçmiş, Yurttaş Kane gibi başyapıtları ödüllendirmemiştir. Charlie Chaplin'den Alfred Hitchcock'a en büyük sinema dehaları da aynı durumdan nasiplerini almışlar ancak özel onur ödülleriyle yetinmişlerdir. Oscar tarihinde bol ödüllü kof filmlerin sayısı ise dağlar kadar yüksektir: The Great Ziegfeld'den Gigi'ye, Ben Hur'dan My Fair Lady'ye, Oliver'dan Patton'a, Rocky'den Ordinary People'a, Terms of Endearment'dan Braveheart'a, The English Patient'dan Titanic'e... Ama son yıllarda bu durumun değiştiği ve de Unforgiven'dan Forrest Gump'a, Crash'den The Departed'a has sinema örneklerinin ödüle uzandığı gözlemleniyor. Aynı biçimde, oyuncularda da starlık numaraları değil, gerçek oyunculuk kriterleri ön plana çıkıyor. Oscar'lar dünyayı ve dünya sinemasını etkiliyor ama onlar da büyük Avrupa festivallerinin etkisiyle daha çağdaşlaşıyor. Ve tüm bunlar, sonuç olarak sinemanın ve sinemaseverin hayrına gelişmeler olarak ortaya çıkıyor.