kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Türk internet kullanıcısı aslında özgürlükçü

KAYA GENÇ
İnternet kullanıcısı... Ulaştırma Bakanlığı'na danışmanlık yapan İnternet Kurulu üyelerinden gazeteci Şeref Oğuz, Türkiye'deki internet kullanıcı profilini yorumladı: Kullanıcılar aslında özgürlükçü, internet sayesinde hoşgörü artacak, beş yıl içinde yeni bir mobil insan karakteri oluşacak..
Yaklaşık 10 yıldır geniş kitlelerin hizmetinde olan internet, son zamanlarda pek çok tartışmanın da odağında yer alıyor. Ergenekon gibi çete üyelerinin birbiriyle iletişim kurmak için kullandığı internette yazarlar için ölüm fermanları yayınlanıyor, politik öfkeler çok çabuk ayaklandırılabiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu, Mynet internet sitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi'nin yaptıkları farklı araştırmalarda, hep soyut bir kişi gibi bahsettiğimiz internet kullanıcısının profili ortaya çıktı. Bu verileri gazeteci yazar Şeref Oğuz'a yorumlattık, internet kullanıcılarının durumunu ve geleceğini konuştuk.

İNTERNET ARTIK TALEP DEĞİL, HAK
Şeref Oğuz: "Biz cep telefonunun olmadığı, internetin olmadığı dönemleri de yaşamış insanlarız. Ama yeni kuşak bunların olmadığı bir hayatı bilmiyor. Bu yüzden de, bizim yıllarca talep etmeyi öğrendiğimiz internet, onlar için bir hak. Onların elinden interneti alamazsınız, sitelere erişimi engelleyemezsiniz. Böyle yaptığınızda yeni kuşak haklarının gasp edildiğini düşünüyor, yapılanı hiç anlamıyor."

GAZETE SİTELERİNDE MANİPÜLASYON VAR
-Çok fazla bastırılmış, ifade alanları kısıtlanmış insanlar Oğuz'a göre interneti bir özgürlük alanı olarak görüyor. Büyük gazetelerin internet sitelerinde çıkan, özellikle din ve tarih gibi hassas konularda aykırı fikirleri olanlara yönelik hakaret içeren yorumlar, susturulmuş bir toplumun doğal yansımaları: "Askerde ve okulda hep susturulmuş bir halkın üyelerine 'Al bunu eleştirebilirsin,' deyince bu tür sosyal linçler meydana geliyor. Bir lafı söylediğine söyleyeceğine pişman ediyorlar." - "Gazeteler sitelerindeki yorumlar konusunda 'Sorumluluğu bize ait değildir,' demekle işin içinden sıyrılmamalı," diyor Oğuz. "Kamusal bir alanda trafik yönetiyorsunuz. İnsanlar mail yoluyla birbirlerine küfretmiyorlar, sizin sitenize girip küfrediyorlar. Bir editöryal kontrol olmalı ama bu kontrol, kişilik haklarının zedelenmemesine yönelik işlemeli. Yoksa içeriği kontrol etmemeli. Hürriyet veya SABAH gibi bir gazetenin sitesinde çıkmış yorumlarda diyelim ki insanlar birbirlerine küfrediyor. Ben bunun altına 'sorumlu değilim' yazarak kendimi işin etik sorumluluğundan arındırmış olamam!" -Şeref Oğuz: "YouTube'un kapatılması meselesini bütün Türk kullanıcılara sorsak, alacağımız cevap, 'Bırakın da klibimi seyredeyim,' olacaktır. Atatürk'e hakaret edilen, tarihle ilgili yalanlar söylenen görüntülere ben de kızıyorum, kızmak doğaldır. Ama çare YouTube'u yasaklamakta değil, geniş kitleler de böyle düşünüyor." -Editörler ellerindeki malzemeyi manipüle ediyor. Toplumsal yarar mı, asparagas mı üretecekler? Hassas konularda düzenlenen kampanyalarla internet kullanıcıları yönlendiriliyor. Seçim döneminde siyasetçilerin çevresini danışman, destekçi ve taraftarları kaplayınca o kişiler büyük resmi göremez. Burada da durum aynı, evhamlı bir azınlık grubunun görüşleri tartışmaya egemen oluyor.

NE B2B NE B2C, HE2SHE'DİR İŞİN ÖZÜ
-Fikrine başvurulan şirketlerde "business to business' (şirketten şirkete) mı yoksa 'business to customer' (şirketten müşteriye) modelini mi uygulasak?" tartışmalarının yapıldığını söyleyen Oğuz, yöneticilere "Asıl ilgilenmeniz gereken he to she (erkekten kadına) olayını çözmektir," demiş, "çünkü iletişimin özünde bu var." Oğuz'a göre kadınlar internette yaşanan flörtlerde çok daha cesur ve yaratıcı. Özellikle MSN ve Mynet'in arkadaşlık sitelerinde kadınlar giderek daha aktif biçimde, 'uçan bir seccade' gibi kullanıyorlar.

KENDİNİ 'SOLCU' OLARAK TANIMLAR
-Profesör Yılmaz Esmer'in Bahçeşehir Üniversitesi için hazırladığı Türkiye'de İnternet ve İdeoloji başlıklı araştırmaya göre, kendilerini solcu olarak tanımlayanlar interneti daha çok kullanıyor. Kendini solcu olarak tanımlayanların yüzde 53'ü, sağcı olarak tanımlayanların 26'sı, 'ortada' olarak tanımlayanların ise 43'ü internet kullanıcısı. Şeref Oğuz'a göre 'solcu' olmakla 'kendini solcu olarak tanımlamak' arasında fark var. O yüzden kendilerini solcu olarak tanımlayanların, pekala gerçekte solcu olmamaları da mümkün. "İnterneti dünyanın her yerinde kendilerini en çok bastırılmış hissedenler çok kullanır," diyen Oğuz'a göre, aile ve mahalle baskısının yoğun olduğu kırsal bölgelerde, kasabalarda ve Türkiye'nin doğusunda türbanlı kadınlar interneti çok yoğun kullanıyor. Babaları işte veya kahvehanedeyken, evde televizyon seyrederek akşamın olmasını bekleyen kadınlar, internet aracılığıyla yalnızca akraba düğünlerinde sahip olabildikleri bir sosyalleşme imkânına kavuşmuş durumdalar.

İNTERNETTE CEP DEVRİMİ BEŞ YILDA
Daha önce PDA dediğimiz el bilgisayarları ve cep telefonları, birbirlerinden ayrı teknolojilerdi. Artık PDA'larımız aracılığıyla internette gezdiğimiz, mesajlarımızı kontrol ettiğimiz bir dönemdeyiz. Beş yıl içinde, fiziksel mekândan tamamen bağımsız olarak iletişim kurabilen yeni bir mobil insan karakteri gelişecek. Bir gün kalktığımızda bu yeni mobil insanın şimdiki internet kullanıcılarını sayıca aştığını göreceğiz.

SABAH İNTERNETTE AKŞAM MUTFAKTA
-İnternet kullanımının en yüksek olduğu yaş grubu 16-24. Bunu 25-34 yaş grubu izliyor. -Şeref Oğuz: "İnterneti en çok 20'li yaşlarında, kentsoylu (burjuva), bekâr, orta veya üst sınıftan erkekler kullanıyor," diyor. Bu kullanıcılar, interneti ilk kullanmaya başlayan çekirdeği oluşturuyor. Kırsal kesimde internetin yaygınlaşmasıyla bu profil büyük bir değişim geçirmeye gebe. -Ortayaşlılar arasında, özellikle 30'lu yaşlarındaki ev kadınları interneti çok yoğun kullanıyor. Ev kadınları akşam saatlerinde değil, televizyonlar sabah programlarını yayınlarken, en çok sabah 9.00-11.00 arası internete bağlanıyor. "Çocukların eve geleceği saatlerde internetin başından çekilirler, artık mutfaktadırlar. Saate göre evdeki internet kullanıcıları değişir."

İYİ EĞİTİMLİDİR
-Türkiye İstatistik Kurumu'nun gerçekleştirdiği araştırmaya göre, yüksek okul, fakülte ve üstü eğitim kurumlarından mezun kişilerin yüzde 84'ünün internet erişimi var. Ücretli ve maaşlı çalışanların yüzde 51'i, işsizlerin ise yüzde 41'i internete bağlanıyor.

AZ TOPLANTI YAPAR
-ACNielsen'ın aynı araştırması, internet kullanımıyla ofislerde toplantı taleplerinin yüzde 50 azaldığını ortaya koyuyor. Artık toplantılara gerek kalmadı, ofislerdeki toplantı odası talepleri de MSN gibi mesajlaşma araçlarının kullanımının artışıyla yarı yarıya azalmış. Web kameralı konferanslar yoluyla şirketlerin iş amaçlı seyahatleri de yüzde 12 oranında düşmüş durumda.

FENA İNTİKAM ALIR
-Şeref Oğuz'a göre, erkekler arasında 'internet üzerinden intikam' diye adlandırılabilecek yeni bir yönelim var: "Eskiden sevgiliniz sizi terk edince onun kapısına dayanır, bağırıp çağırırdınız. 'Neden beni terk ettin?' diyerek sevgililerinin yakasına yapışan pek çok erkek vardı. Şimdiyse erkekler çok daha kötü şeyler yapıyor, cinsel ilişki esnasında kameraya çektikleri görüntüleri internet sitelerine göndermek gibi..."

ÇOK KÂĞIT TÜKETİR
-ACNielsen'ın araştırmalarına göre, internet aracılığıyla işlerini yürüten ofisler, internet olmayanlara oranla daha çok kâğıt tüketiyor. Eskiden bir belge, ofis içinde çalışanlar arasında kopyalanmadan gidip gelirken, artık belgeler pek çok çalışana CC yoluyla gönderildiği için tüm alıcılar tarafından kaydedilip basılıyor. Bunun sonucu da, kağıt kullanımı yüzde 20 artıyor.


DAHA HOŞGÖRÜLÜDÜR
- Araştırmaya göre, internet kullananların kullanmayanlara oranla 'geleneksel değerler' olarak kabul edilen konularda çok daha hoşgörülü olduklarını ortaya koyuyor. İnternet kullanmayanların yüzde 93'ü eşcinsel bir komşu istemezken, bu oran internet kullananlarda yüzde 80'e düşüyor. En dramatik farklardan biri, farklı bir anadil konuşan komşu istememe oranlarında. İnternet kullanmayanların yüzde 32'si, kullananların ise yalnızca yüzde 13'ü farklı bir anadil konuşan komşuya itiraz ediyor.
-İnternetin interaktif ortamı, Oğuz'a göre insanları daha ortalama ve rahatlamış kılacak. Sanal dünyayı, gerçek bir sitede olduğu gibi, normal ilişkilerin yaşandığı ve insanların komşularına çok daha az küfrettikleri bir gelecek bekliyor. Dünya Hoşgörüsüzlük Endeksi'nde yüzde 95'le Türkiye'nin en hoşgörüsüz ülkelerden biri çıktığını söyleyen Oğuz, bunun çözümünün interaktivite olduğu görüşünde. Hoşgörüsüzlük Endeksi'yle karşılaştırıldığında, en hoşgörüsüz toplumlardan biri olan Türkiye'de nikâhsız, farklı dinden, oruç tutmayan komşu gibi konularda hoşgörünün çok büyük oranda arttığına da dikkat çekiyor: "İletişimin mucizesi bu!"
Haberin fotoğrafları