Uzun zamandır sinemaya gitmemiştim. Bu hafta zaman ayarlaması yaparak, 21.30 seansına gitmeyi başardık. Sinemaya gitmeyi özlemişim. Ama her zaman olduğu gibi, sinemaya gitmek sadece film izlemekle kalmadı: Bizle, davranışlarımızla, eğitim sistemimizle ilgili birçok şeyi de düşündürdü. Öncelikle sinemaya gittiğimiz yer Kanyon'du. Çok güzel hazırlanmış salonlar, bilet alma kolaylıkları, eğlenceye başlamak için güzel olanlar. Yaklaşık 25 dakika süren reklamlar, onlardan sonra 15 dakika süren film tanıtımlarıyla saat 22.00 olmuş, hatta geçiyordu. Aşırı yüksek ses reklamlarda rahatsız ediciydi. Yaklaşık 40 dakika sonra geldiğimiz film başlarken çoktan yorulmuş, eğlence isteğimizi kaybetmiş, neden geldiğimizi sorgulamaya başlamıştık. Film başladı ve daha ne olduğunu anlamadan ara verildi. Arayı düşünerek geçirdim. Sinema işletmesinin ne planlamış olabileceğini bulmaya çalıştım. Acaba "Bakalım kaç kişi gerçekten filmi izlemek istiyor? İzlemek istemeyenler, bu kadar sabır göstermez ve başlamadan giderler," olabilir miydi? Ya da "Madem film izlemek istiyorlar, mecburlar, başlangıçta ne istersem izletirim," diye mi planlamışlardı? Birincisi ise sabır ölçmek tehlikelidir. Herkes hoşlanmadığı şeylere birkaç kez sabır gösterebilir. Bu arada değiştirmeye çalışır. Eğer değiştiremezse en sevdiği şeyi bile gözden çıkarabilir. Bir daha oraya gitmez. "Mecburen seyredecekler," diye düşündülerse, durum daha da karışık. Çünkü ben reklam veren olsam, bir kez bu eziyeti çektikten sonra bir daha oraya reklam vermezdim. Zevkle bir şey izlemeyi beklerken size zorla bir şeyler izlettirilirse kızarsınız. Kızdığınız zaman, öfkenizi yöneltecek somut bir nesne gerekir. Bu durumda öfke en somut olana; yani oradaki reklama, reklamdaki ürüne yönelir. Oysa reklamın amacı, izleyenleri öfkelendirmek değil, ilgilerini çekmektir.
KEYİF ÖFKEYE DÖNMESİN
Kısacası sabır bir erdemdir. Ama gerekli olduğunda ve ilgili olduğunuzda... Zorla ve saygısızca yapıldığında öfkeye döner. Bilet satışa "Seans 21.30, ilk 40 dakikası tanıtımlara ayrılmıştır," yazılırsa, isteyen izler, istemeyen ya geç gelir ya da hiç gelmez. Böylece herkes istediğine kavuşur. Sinema bir sanat. Psikiyatri dahil birçok alanda kullanılır. Ama sabır ölçmekte kullanmak, bir yöntem değil. Kanyon'un sinema işletmesine duyurulur. O gece izlediğimiz
Charlie Wilson'ın Savaşı adlı filmin konusu, Afganistan ve savaştı. Arada lise öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim iki genç, babalarına filmin 2. Dünya Savaşı'yla ilgili olduğunu anlatıp, soru soruyorlardı. Hâlâ devam eden bir sorunun sürecini tümden bilmeyebilirler, ama o yaşta gazete okusalar bile genel kültürle ilgili, bu kadar yakın bir tarih hakkında bilgilerinin olması gerekirdi. Hatta kıyafetler, konuşmalar ve bahsedilen devlet adamlarından bir şeyler çıkaracak beceriye sahip olmalılardı. Eğitimcilere ve ailelere duyurulur: Şubat ayında çocuklara yönelik birçok film oynamaya başladı, ama 21.30 seansı, çocuklar için uygun bir saat değil. O saatte yatakta olmaları gerekiyor. Anne babalara duyurulur!
Yayın tarihi: 16 Şubat 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/16/ct/semerci.html
Tüm hakları saklıdır.