Başbakan Erdoğan'ı ben de öfkeli gördüm. Ama doğrusu atılan manşetler ve yapılan kışkırtıcı yorumlar sabır taşını çatlatacak cinstendi. Üstelik başörtülülere yönelik ağır cümleler doğrudan onun hayat tarzını ve ailesini hedef alıyor. "
Sıkmabaş" denilince, Emine hanım da, kızları da, işin içine giriyor.
Ertuğrul Özkök, Tayyip Erdoğan'ın Doğan Grubu'nu yaylım ateşine tutan grup konuşması üzerine bir açıklama yaptı. Şu cümlesi dikkatimi geçti:
"Meclis'ten 411 oyla geçmiş bir kanuna hiçbir şey diyeceğim yok. Ancak azınlıkların da hakları var. Türban konusu zorlamayla gündeme getirildi, Meclis'ten geçirildi." Bu görüş, ancak, azınlığın hakkını zedeleyen bir durum ortaya çıkarsa anlam kazanır. Ayrıca, türban konusunun zorlamayla Meclis'e getirildiğinin ne manâya geldiği de anlaşılmıyor. Kim kimi zorladı? Anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi, diğer yasama faaliyetlerinden çok farklı bir yönteme mi tâbi kılındı? CHP ve DSP hariç, bu değişikliğe diğer partiler karşı çıkmadı. Ve 550 milletvekilinden 411'i, anayasa değişikliği lehinde oy kullandı. Bu parmaklar niçin kaosa kalksın?
Azınlık çoğunluk meselesini yeni baştan anlatalım. Demokraside mekanizmalar çoğunluk iradesiyle işler. Genel Kurul'un toplanabilmesi, bir yasa teklifinin görüşülebilmesi ve kabul edilebilmesi için belirli çoğunluklar tesbit edilmiştir ve her defasında çoğunluğun dediği olur. Demokrasi, azınlığın iradesinin çoğunluğa tahakküm etmesine izin vermez. Buna mukabil, çoğunluk, azınlığın hakkını gasp edemez. Başörtülü kızlar üniversiteye girerse, acaba hangi azınlığın hakkı elinden alınıyor?
Yayın tarihi: 14 Şubat 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/14//haber,4B8FAD4C2A294C38ADCA32806FB874E5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.