Bir tek golü eksikti

İstanbul'da hava buzhaneden ödünç alınma. Ama saha alev alev yanıyor. Ev sahibi, son iki maçın kadrosuyla (Serkan hariç) sahada. Gözler onun yerine 'alamet-i farika Lincoln'ü arıyor ama belli ki Kalli, Leverkusen'in kalabalık ve sağlam orta sahasına açık vermek istememiş. Topal'ın üzerine binecek olası yükü Ayhan'la dengelemiş. Maç başlar başlamaz 'Bırakın oynayalım ligde kaldığımız yerden' edasıyla yerleşiyor G.Saray rakip yarı sahasına. Ama 'oynatmam' diyor Almanlar. Kaleler hiç zorlamıyor gibi gözükse de, orta sahada müthiş bir mücadele veriliyor oyunda. Görüntü daha çok 'tavşan kaçtazı kovala' tadında. Ama 'kaçak' konuk akıllı, gücünü ekonomik kullanıyor. Sadece gerekli 'rötuşlarla' idare ediyor. 'Tazı' ev sahibinin takım oyununu bozmadan kurduğu baskı ise alkışlık; ilk yarıdaki tüm pozisyonları kendi hanesine yazdırıyor ama kilidi açamıyor. Topal ve Arda'nın göz doldurduğu ilk 45'in kayda değerleri 28'de Karan'ın şutuyla, 30'da Barış'ın asistini dışarı vuran Ayhan'la, 41'de kaptığı topu ceza sahasına taşıyıp yatan kaleciye rağmen dışarı vuran Şükür'le geliyor.

UMUTLAR VE ALKIŞLAR
İkinci yarı da benzer bir kurgu ile başlıyor. Leverkusen teyakkuzda bekliyor ve direniyor. G.Saray bastırdıkça bastırıyor. 52'de Şükür'ün asisti ile kalecinin karşısına dikilen Karan'ın ayağından kaçan balık 'balina' oluyor. 60'dan itibaren Leverkusen sol kanadını oyuncu değişikliği ile 'update' edip, yoklamalara başlayınca Kalli de Balta-Ayhan değişikliği ile göbeği 'sağlamlıyor'. Sonra 69'da ve 84'te golü de unutmadım dercesine Nonda ve Lincoln'ü alıyor. 90+2'de kaleciden dönen Arda'nın şutunu tamamlamak isteyen Nonda'nın çabası son pozisyon oluyor. Çok istiyor golü herkes. Ama olduramıyor. Ali Sami Yen'de G.Saray'ın payına düşen, iki hafta sonraya taşıdığı umutlar bir de içten alkışlar oluyor.