kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Bir cinayetin peşi nasıl bırakılmaz?

Evrim ALTUĞ - Kaya GENÇ
Hrant Dink'in katillerinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması yarın sabah Beşiktaş Adliyesi'nde yapılacak. Bugüne dek sürekli olarak siyasi cinayetlerin peşine düşme sözü veren devlet, Dink cinayetini aydınlatmayı başaramadı. Biz de 'Bir cinayetin peşi nasıl bırakılmaz?' diye kendimize sorduk, Hrant Dink'i unutmamak için neler yapıldığına ve neler yapılabileceğine dair bir rehber hazırladık..
Bu devlet çete devleti değil, bu devlet bizim devletimiz
Dink ailesinin avukatı, yazar Fethiye Çetin'e göre bu dava hepimizi ilgilendiriyor. Çetin'e bakılırsa, bu dava hukukun, elinde şiddet ve güç bulunan kişilerin hâkimiyetinden kurtarılması için, hepimize gerekli

-Bu davayla kendisini hiç ilgilendirmeyen vatandaşların, davaya destek olabilme adına nasıl donanması söz konusu olabilir?
-Bu dava aslında hepimizi ilgilendiriyor. Bu dava, bu ülkede yaşayan tek tek bireylerin - bu sadece azınlıkların, gazetecilerin, aydınların ya da kendini bir yerde konumlayan kişilerin değil - hepimizin davası. Niçin diyeceksiniz? Türkiye de şu ana kadar pek çok siyasi cinayet davası görüldü. Abdi İpekçi'ler, Uğur Mumcu'lar, Ahmet Taner Kışlalı'lar öldürüldü. Ama bunların hepsinin faili meçhul kaldı. Oysa hepimiz biliyorduk ki aslında sorumlular bir yerlerdeydi ve onları çok da göremiyorduk. İlk defa, bu dava ile elimize bir olanak geçti. Bu dava ile ilk defa, devlet içinde yuvalanmış birtakım çetelerin görünür hale gelmesi sağlandı. Davayı takip eden kamuoyu da, Hrant'ın dostları, gazeteci ve avukat arkadaşları, bir biçimde bazı şeyleri görünür kılmayı başardı. Bu nedenle, durdurulamayacağı düşünülen birtakım insanlar şu anda gözaltında. Bunu bu dava başardı. Demek ki bu dava, adalet duygumuzu tatmin için çok önemli bir milat olacak. Hukukun, elinde şiddet ve güç bulunan kişilerin hâkimiyetinden kurtarılması için, bu dava hepimiz için gerekli. Hepimiz, kendimizi evimiz veya işyerimizde otururken, o hukuk güvenliği içinde hissetmeliyiz. Bu davanın sonucu bize bunu sağlayabilmesi adına çok önemli.

-Dava ilk kez sesli ve görüntülü kayıt altına alınacak değil mi?
-Evet. Batıda genellikle davanın diyalogları steno ile kaydedilir ya da son zamanlarda uygulanan sesli - görüntülü kayıt sistemi yürütülür. Oysa biz, o eski daktilo sistemini, bilgisayarı daktilo gibi kullanarak devam ettiriyoruz. Sorumuzu hâkime soruyoruz, hâkim sanığa soruyor, sanık hâkime cevap veriyor, bu arada bir sürü şey değişebiliyor. Hâkim onu anladığı gibi geçiyor; bu arada bir sürü şey kaynayabiliyor. Sanık ifadesini değiştirebiliyor. Ve sağlıklı bir sorgulama da yapılamıyor. O nedenle biz, kendi Ceza Muhakemeler Kanunu da el verdiği için, bunu talep ettik ve zorladık. Türkiye'de bu, ilk defa denenecek. Bu çok olumlu bir adım. Bunu da bu kamuoyu başardı. Demek ki, bu davayı bir biçimde sahiplenmek zorundayız. Böyle bir sistem hepimiz için gerekli. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, nerede durursak duralım, adalet ve adil yargılama hepimize gerekli.

HER ŞEYİ UNUTUYORUZ

-Sokaktaki insan, böyle bir dava üzerinden kendini nasıl örgütleyebilir?
-Bu dava üzerinden, Türkiye'deki tüm gelişmelerin takipçisi olmamız lazım. Biz her şeyi unutuyoruz. Bir kere, bunu kendimize iş edinip unutmamamız gerekiyor. Bir kere, bu çetelerle baş etmeyi bilmeliyiz. Bu devlet çete devleti değildir, bu devlet bizim devletimizdir. Bir hukuk devleti olmak zorundadır. Bu yüzden onu bir çete devleti olmaktan çıkarmalıyız. Bu bizim için bir zorunluluk. O nedenle her birimiz, kendi geleceğimiz ve çocuklarımızın geleceği için, bir biçimde bu çetelerin peşine düşmeli ve asla unutmamalıyız. Umut var.

-Meclisin türban için gösterdiği yoğun mesaiyi, 301. Madde için de göstereceğine inanıyor musunuz?
-Eğer bu kamuoyu, "Evet, özgürlük istiyoruz," diye ortaya çıkar, özgürlüklerini talep ederse bunu yapmak zorunda. Ama kamuoyunun hak ve özgürlüklerini talep etmesi gerekiyor.

-Yarınki duruşmada neler yaşanacak?
-Yarınki duruşmada Adli Tıp'tan gelen, O.S.'nin kemik yaşıyla raporun tartışılması bekleniyor. Çünkü bizim o konuda bir talebimiz olacak. O.S.'nin kemik yaşı 19 olarak göründüğü için, davanın açık yapılmasını talep edeceğiz. Kuşkusuz, sanık avukatı da, O.S.'nin Zeynep Kamil Hastanesi'nde doğmuş olduğunu söyleyerek buna itiraz edecektir. En azından mahkemede bu tartışılacak. Daha sonra da bizler soru soracağız. Üç kişinin sorgusu tamamlanmıştı, diğerleri ile devam edeceğiz.

-Birtakım isimlerin 'Ergenekon' başlığı altında gözaltına alınmasıyla bu davayı ilişkilendiriyor musunuz ?
-Pek çok şey gibi, bu davanın da son yaşananlara çok büyük etkisi oldu. Zaten baştan beri söylediğimiz gibi, şu anda tutuklu şahıslar arasında dört tanesi, Hrant Dink'in hedef gösterilmesi sürecinde aktif rol oynamış kişilerdir. Bu kişiler, Veli Küçük, Sevgi Eren Erol, Kemal Kerinçsiz ve Oktay Yıldırım'dır. Bunlar, mahkeme zabıtlarına geçtiği için söylüyorum... Bu sadece Hrant Dink davasıyla ilgili olmayacak tabii. Danıştay saldırısı ile ilgili olacak, Cumhuriyet gazetesi, Santoro Cinayeti ile ilgili olacak..

-Cinayet mahalline yakın Akbank şubesinin ATM kamera görüntülerinin, cinayet günü saat 12.48'e kadar olan kısmı henüz bulunamadı veya izlenemedi. Bu görüntülere ulaşılamayışın muhatabı banka mıydı?
-Hayır. Bankadan görüntüler istendiğinde, banka tüm kayıtları verdiğini söylüyor. Ondan sonrası belli değil. Zaten bizim sistemimizde delil toplama işi yeterince ciddi yapılmadığı için, o arada da bu görüntüler kaybolmuş olabilir. Biz bunu fark ettiğimizde, görüntülerin üzerine kayıt yapıldığını gördük. Geri dönüşümü mümkün olamadı. Ama bunun için biz hâlâ çabalıyoruz. Çünkü burada, görüntülerin geri dönüşümün mümkün olmayacak biçimde silinip silinmediği önemli.
Haberin fotoğrafları