kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

Bir türbanlı kadının içten görüşleri

Geçen hafta türban konusunda yazdığım yazıya gelen mektuplardan biri çok ilgimi çekti ve bunu sizlerle paylaşma gereği duydum. Işıl Eren Alioğlu şöyle yazmış: "...Yazınız toplumda başörtü takan kadınların varlığını pek tercih etmediğinizi belirtse de görüşlerinizi çok nazik bir üslupla dile getirmeniz, başörtülü kadınları incitmemek için azami dikkat sarf etmeniz ve endişelerinizi çok içten bir şekilde ortaya koymanız nedeniyle dikkatimi çekti. 33 yaşında başörtülü bir kadın olarak, aynı zamanda başörtülü öğrenci, memur, avukat, doktor çok sayıda kadını mesleği nedeniyle tanıma imkânı bulmuş bir okurunuz olarak, konuya farklı bir açıdan bakmanızı sağlayacağına inanıyorum. Örtünmeyi isteyenin kadınlardan çok erkekler olduğu şeklinde bir genelleme, doğru değil. Öğrencilerden başını açmaya ailesi tarafından zorlanan yüzlerce örnek var. Hatta eşi tarafından örtüsünün çıkarılması istenen ya da sadece eşi açık giyinmesini istediği için örtünemeyen yüzlerce, belki binlerce kadın var. Bunların çoğu bilinmiyor. Yaşanan örnekler bunlar. Bilinen, sadece ortada olan erkek siyasetçiler ve onların kadınların serbestçe örtünmesi için yaptıkları girişimlerin -kendi istekleri de bu olabilir- ön planda olması... Ben kimsenin Türkiye'nin din devleti olmasını istediğine inanmıyorum. En azından, tanıdığım hiçbir örtülü kadının böyle bir derdi yok. Tanıdığım hiçbir örtülü kadın, normal bir hayat sürmek, diğer kadınlar gibi okumak, çalışmak, bunları yaparken de inandığı dini vecibelerini yerine getirmekten başka bir şey istemiyor. Bu da çok doğal bir hak olsa gerek. Yazınızda, başı açık kadınlara daha kolay yaklaşabildiğinizi, konuşup tartışıp söyleşebileceğinizi belirtmişsiniz. Bu düşüncenizi gayet iyi anlıyorum. Sizi böyle düşünmeye, çekingen davranan başörtülü kadınlar itmiş olabilir. Belki de başörtülü kadınlar, birçok kamusal ve sosyal ortama dahil olamadıkları için bunu düşünmüş olabilirsiniz. Örtünmenin amacı, aslında kadının daha fazla sosyalleşmesini sağlamak. Yani, kadının mesela evde örtünmesi gerekmiyor. Kadın zaten sosyal alana çıkınca örtünüyor ve kadının örtünmesi erkeklerle konuşup tartışmasına engel değil. Eğer böyle yapanlar varsa, yanlış olan bu örnekler genele teşmil edilmemeli diye düşünüyorum. Kafanın ve kalbin açık olması, en basit hali ile öncelikle kendisi gibi düşünmeyen kişilere karşı anlayışlı olmak demektir. Örneğin, ben sekiz yıldır basit deyimiyle dindar olmayan bir erkekle evliyim. Bugüne kadar bir kez olsun kendisinden dinin emirlerini yerine getirmesi talebim olmadığı gibi, dinin yasakladığı herhangi bir şeyi yaptığında da eşime hiçbir müdahalem olmamıştır. Ben onun görüşünü biliyorum, o da benimkini. Eşimin benim hayatıma müdahale isteği zaman zaman olmuştur; başımı örtmemem gibi... Ama örtünmekle kalmayıp, bütün olarak dindar olmaya çalışan bir insan olduğumu gördüğü için, ilişkimiz bir zarar görmedi ve ben hep örtünmeye devam ettim. Başın örtülmesi, kafanın ya da kalbin örtülmesini doğurmaz. Kafası ve kalbi birçok başı açık kadından daha açık olan başörtülü kadınlar var. Başörtüsünün serbest bırakılmasına olan desteğiniz için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim."