kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

Yıldız Kenter'in bitmeyen çilesi

80 yaşındaki Yıldız Kenter, akan damını bile onaramadıkları tiyatrosunun kapanmaması için çabalıyor. Bunun için en son Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a dil döküyordu.
Geçen hafta içinde İstanbul'da bulunan Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay'ı ziyaret ettim, Sicilya'da yapılacak bir Türk filmleri gösterisi konusunda bilgi vermek için... Onunla görüşmek üzere bekleyenler arasında sevgili Yıldız Kenter de vardı. Ve Bakan Ertuğrul Günay, vakit azlığından ikimizi birlikte kabul etti. Ve böylece, Yıldız Hanım'ın dertlerine kulak misafiri oldum. Yıldız Hanım'ın derdi ne olacak ki? Elbette tiyatrosuydu: Harbiye'de yıllar önce açtığı ve ayakta tutmak için hep mücadele ettiği tiyatrosu... Geçen pazartesi, Kenter Tiyatrosu'nda Aysa Prodüksiyon'un çok hoş oyunu Koca Bir Aşk Çığlığı'nı izlerken (Bu arada, Işıl Kasapoğlu'nun sahneye koyduğu ve Tilbe Saran/ Selçuk Yöntem/ Hazım Körmükçü/ Bekir Aksoy dörtlüsünün harika oynadığı bu çılgın komediyi mutlaka görün!), tiyatroya yeniden baktım. Aslında küçük, ama ne kadar sevimli bir salondu bu... Kenterlerin vaktiyle koltukları teker teker meraklılarına satarak yaptıkları, yıllar yılı bizler için bir tiyatro tapınağı olmuş, şimdilerde başka gruplara da kiralanarak ayakta durmaya çalışan bir müze-bina. Ve 80 yaşındaki Yıldız Hanım, bu tiyatroyu satıp savmayarak korumaya çabalıyordu. "Damı akıyor, onu bile onaramıyoruz," diyor, belki Devlet Tiyatrosu'nun bir yan sahnesi olabileceğini söylüyor, "Salonu siz alın, biz oynayalım," önerisini getiriyordu. Ve o ünlü tiyatrolarının geçen yıl, söz verilmesine rağmen devlet yardımını alamadıklarından yakınıyordu. Ve ben, tiyatro efsanemiz Yıldız Hanım'ın kim bilir kaçıncı kez bir bakana benzer isteklerde bulunmasına tanık olurken, utandım. Başka ülkelerde olsa bir toplumsal anıt, bir canlı hazine olarak koruma altına alınacak o muhteşem kadının, hâlâ tiyatrosunu ayakta tutmak için dil dökmesinden utandım. Tek tesellim, sanatı seven ve anlayan bir bakana konuşmasıydı. Belki o bakan, bizleri bu utançtan kurtarır.