Davos'ta konuşan
IMF Başkanı Dominique StraussKahn,
"Sorunları çözme konusunda yalnızca parasal önlemlerin alınması artık iyice büyüyen krizi durdurmada yetersiz kalacak. Sorunu çözmek istiyorsak yeni mali politikalar üzerinde konuşmaya başlamalıyız. Dünya ekonomisinin üzerine önemli bir yavaşlama tehdidi geliyor. Bu sorunu alt edebilmek için ciddi kararlar almamız gerekir" dedi.
Sürekli olarak hükümetlere kemer sıkmayı ve bütçe disiplinini tavsiye eden IMF'nin krizi önlemek için vergi indirimlerine gidilmesi, bütçelerin gevşetilmesi gibi seçenekleri gündeme getirmesi bir hayli şaşırtıcı, içinde bulunulan süreci açıklayıcı ve bir o kadar da umut verici. Şaşıranlardan biri de eski ABD Hazine Bakanı Larry Summers,
"Bu son 25 yıl içerisinde bir IMF başkanının yaptığı en şaşırtıcı açıklama oldu" diye konuşmuş.
-
Piyasaların özelliği- IMF'nin söyleminde klasik çizgisinin dışına çıkması elbette finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmanın ciddiyetini gösteriyor. Finans kesiminde yaşananlar henüz reel sektör tarafına bire bir yansımış değil. Ekonominin bu yanında işlerde belli bir bozulma olmasına karşılık finansal piyasalardan oldukça iyi.
Ancak finans piyasalarında yer alanlar, para sahiplerinden işlem yapanlara ve karar vericilerine kadar, yine bu dünyada yaşıyorlar. Beklentileri bu dünyada oluşuyor.
Piyasalar işleyiş ve özü itibariyle hızlı ve erken hareket ederler, önden giderler. Belli bir gecikmeyle finansal kesimdeki atmosferin reel ekonomiye yansıması beklenebilir. Ancak, piyasalar spekülasyonu, hatta manipülasyonu çok severler. Zaman zaman bunu toplu halde de yapabilirler. Tıpkı son dalgalanmadan önce yaptıkları gibi. Aşırıya kaçabilirler. Hatta sık sık hata da yapabilirler. Daha sonra dönüp bu hatanın düzeltmesini yaparlar veya kamusal otoriteler tarafından yönlendirilebilirler.
-
Reel kesime yansıma- Bütün bunlardan dolayı finansal kesimde yaşananların aynı şiddetle reel ekonomiye yansıması beklenmemeli. Yansıma mutlaka daha yumaşak olacaktır. Nasıl ki borsalarda balon oluşumları reel ekonomiye göre çok daha büyük olduysa, şimdi de finansal kesimdeki patlamalar reel kesime göre büyük kalmak durumunda.
-
Borsa hareketleri- Ancak yine de hareketlere bakınca öyle çok da kontrolsüz bir çöküş olduğu izlenimi vermiyor. Temmuz ayının son haftasında başlayan küresel türbülansta altı ayı doldurduk. Olayın mahreci
ABD'de borsa endeksi en yüksek noktasına göre yüzde 14 gerilemiş.
İngiltere yüzde 13,
Almanya yüzde 16,
Japonya yüzde 32 düşmüş.
Çin'de değer kaybı yok. En yüksek değer kaybı yüzde 39 ile
Polonya'da. Yani büyükler arasında
Japonya'da sarsıcı bir gerileme söz konusu. Herhalde 1990 sonrasında girdikleri resesyondan bir türlü kurtulamadıkları için yoğurdu üfleyerek yiyorlar artık.
Tarihi yüksek düzeyelere göre meydana gelen gerilemeler bir kaç istisna dışında makul düzeltmeler olarak kalmış. Piyasalardaki atmosfere ve beklentilere oranla meydana gelen fiyat düşüşleri küçük kalmış denilebilir.
-
Etkili olan faktörler- Bunda da merkez bankalarının hem faiz düşürerek hem de likidite vererek aldıkları önlemler, ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da hükümetlerin devreye girmesi, maliye politikalarına ve kurtarma hareketlerine girişmesi, sermaye ihtiyacı ortaya çıkan bankalara Ortadoğu ve Asya ülkelerinde biriken fonların yönelmesi önemli rol oynadı.
Piyasalar küreselleşti, güçleri, birbirini etkilemeleri, reel ekonomiye etkileri arttı. Ancak bu etki ve güç artışına karşı daha büyük dengeleyici ve müdahale edici güçler de devreye giriyor. IMF'nin, Fed'in, diğer merkez bankalarının ve hükümetlerin tavrı bu yönde.
Böyle bir güç mücadelesi, ağır atmosfere karşılık konrollü bir borsa hareketi çıkarıyor.
- Sonuç- "Avcı ne kadar âl (hile) bilse ayı o kadar yol bilir." Türk Atasözü
Yayın tarihi: 29 Ocak 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/29//haber,6134018DDA224F67BF6EDBA7D78C7CAE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.