kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Dubcek ve Gates

Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1991'den bu yana tarihçilerin ve siyaset bilimcilerinin tartıştıkları bir soru var: "Dubcek'in önerdiği model başarıya ulaşsaydı, sosyalist sistem kurtulabilir miydi?"
Hatırlayacaksınız; Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreteri Alexander Dubcek sistemin tıkandığını ve çöküşe doğru gittiğini görerek 1968 ilkbaharında siyasal ve ekonomik reformlara girişti.
Onun reformcu çizgisine de "Güleryüzlü sosyalizm" adı verildi. (Aslında Dubcek politikalarını Çekçe "Socialismus s lidskou tvari", yani "İnsan yüzlü sosyalizm" diye tanımladı. Türkçe'ye "Güleryüzlü sosyalizm" diye uyarlayan dönemin Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar oldu.)
Dubcek'in "İnsan yüzlü sosyalizm" deneyi 1968 Ağustos'unda Varşova Paktı'nın 5 bin tankının paletleri ve 200 bin askerinin postalları altında ezilip gitti. 23 yıl sonra da sosyalist sistem çöktü.
Dünyanın en zengin adamı, "Microsoft"un patronu Bill Gates'in Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda yaptığı çağrı bizi yakın geçmişte bu yolculuğa götürdü. Çünkü Gates de bu çağrısında Dubcek'in "İnsan yüzlü" kavramını kullanıyor. Ama sosyalizmin amansız düşmanı ve mezarcısı kapitalizmi kurtarmak için.
Dediği şu: "Kapitalizm, kâr ile yardımı birleştirmek zorunda. Çünkü yoksullar eğitim, sağlık ve teknolojiden yeterince yararlanamıyor."
Demek istediği ise şu: Küreselleşen kapitalizmle sermaye veya servet birikimi tarihin hiçbir döneminde görülmeyen boyutlara ulaştı ama bunun nimetlerinden dünya nüfusunun büyük bir bölümü yararlanamıyor.

Kapitalizmde merhamet var mı?
Gates'in çağrısı ses getirir mi, daha doğrusu akılları başa getirir mi? Bizce hayır. Çünkü eşyanın tabiatına veya sistemin ruhuna aykırı. Çünkü kapitalizm, acımasızlık, bencillik demek.
Öyle uzun uzadıya ideolojik analizlere gerek yok; tüm ekonomileri etkileyen ABD'deki "Riskli konut kredileri" veya "Mortgage" krizi bile bu gerçeği görmeye yeterli: Kriz nedeniyle ABD'de en az 2 milyon aile evsiz kalacak, yani sokağa atılacak. Ama o ailelere ödeme güçleri olmadığını bile bile, sırf ödüllerini artırmak için bol keseden kredi açan Wall Street bankacılarına yıl sonunda 130 milyar dolarlık çek dağıtıldı.
Bir yanda evlerinden olan milyonlarca kişi, bir yanda onların felaketleriyle zenginleşen bir avuç "Altın çocuk."
Kapitalizm özel mülkiyete, bireysel girişimciliğe dayalı bir üretim sistemi olarak doğdu. Ama geçirdiği değişimler sonucu bugün üretimin değil, paradan para kazanmanın esas olduğu bir "Habis ur"a dönüştü.
Siz sistemin gerçek yüzünü, daha doğrusu yüzsüzlüğünü Türkçe'ye "Yatırım sermayesi" veya "Girişim sermayesi" gibi masum sözcüklere çevrilmiş "Private equities" gruplarından birinin pençesine düşmüş fabrikalarda ya da şirketlerde çalışanlara sorun.
Çark şöyle çalışıyor: Bir grup kapitalist ellerindeki fazla parayı bir havuzda topluyorlar. Katılım için taban 30-50 milyon dolar arasında değişiyor. Ortaya en az 1 milyar dolarlık bir fon çıkıyor. Bununla borsada kote olmayan (Yani her türlü kontrolden uzak), finansal açıdan sıkışık ama geleceği parlak şirket avına çıkıyorlar. Satın alma bedelinin en çok yüzde 30'unu fondan koyarak, yüzde 70'ini de banka kredisiyle şirketi yok pahasına ele geçiriyorlar. Ve hemen yeniden yapılandırma planını uygulamaya koyuyorlar: Önce istihdam azaltılıyor. Ardından ücretler düşürülüyor. Sonra diğer maliyet unsurları (Personele yemek, servis, sağlık desteği, vs) sıfırlanıyor. Onlar da yetmezse fabrika ücretlerin ve diğer girdilerin en ucuz diyarlara taşınıyor. Böylece şirket 3-4 yılda azami kârlılıkla fonun bankalara borcunu bitiriyor. Sonra da "Sağlıklı finansal yapısı" sayesinde bir başka fona satın alınan bedelin en az 2-3 katına satılıyor. Ve sıra o yeni fonun en kısa zamanda en yüksek kârlılıkla şirketi elden çıkarmak için benzer bir planı uygulamaya koymasına geliyor.
Buna kısaca "İnsansız" ve "Yüzsüz" kapitalizm deniyor.
Bill Gates dünya kamuoyunu yanıltmayı veya uyutmayı amaçlamıyorsa, bir saflık örneği sergiliyor: "Yüz"ü olmayan bu kapitalizm nasıl "Güler yüzlü" olabilir?