kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Vur abalıya

Dağlıca'da kaçırılan 8 askerin, özellikle Ramazan Yüce'nin "hain" olup olmadığı araştırılıyor. Bir anlamda ölmeyip teslim olmalarının hesabı soruluyor.
Öte yandan, birçok kişi devletin bu tavrını sorguluyor. Genelkurmay Başkanlığı sert bir açıklama yaparak, Dağlıca baskınının peşine düşenleri "asker düşmanlığı" ile suçladı. Oysa kamuoyunda oluşan bazı sorular var: Ramazan Yüce, ifadesinde "Üzerimize el bombası attılar; ikincisini de atmaya hazırlanırken, 'Atmayın' dedim" bilgisini verdiğine göre, acaba amacı PKK'ya yardım mıydı? Yoksa hem kendisini, hem de diğer askerleri ölümden mi kurtarmak istiyordu?
Başka sorular da hatıra geliyor. Mesela, uzman çavuş Halil Kılıçman, Ramazan Yüce'nin telsizden geçen Kürtçe konuşmaları yanlış tercüme ettiğini ileri sürüyor: "20 Ekim saat 21.00 sularında telsiz konuşması geçti. Eylem yapacaklarını, Kürtçe bilen Ramazan Yüce tercüme ederken, gün olarak pazartesi yazmıştı. Ben bu günün cumartesi olduğunu tahmin ediyordum ama, Kürtçe bilmediğim için anlama imkanım yoktu. Bu konuşmayı tabura derhal bildirdik."
Ya er Yüce ne diyor? Avukatı Dinçer Aslan'a aktardıklarını paylaşalım:
"Tabur komutanı Yarbay Onur Dirik'in talimatıyla, mevzideki asker sayısı düşürülmüştü. Sayımız 100'den 35'e inmişti. Bazı mevzilerde sadece 1 asker bulunuyordu. Kürtçe bildiğim için tercümeyi ben yapıyordum. 12 Haziran baskınından önce, teröristlerin ' Suya gidiyoruz' dediklerini duymuştum. Dağlıca baskınından önce de yine suya gidileceği yönünde konuşmalar duydum. Bunu üsteğmen Çağdaş Cücünoğlu'na bildirdim. Bana ' Bir şey olmaz' dedi. Yanlış tarih söylediğim, cumartesi yerine pazartesi dediğim belirtiliyor. Oysa biz, çeviri yaparken, gün söylemeyiz, uzman çavuşuma (Halil Kılıçman) 20 Ekim dedim. Uzman çavuşum bunu kayda nasıl geçirdi, bilemem. Bizim buna bakma yetkimiz yok. Silahımın tetik tertibatı bozuktu. Şehit olan Mustafa uzman çavuş bunu kayıt defterine geçirmişti."
Çavuş Halil Kılıçman "yanlış tercüme" yüzünden tuzağa düşüldüğünü ihsas ediyor. Ama Kılıçman aynı zamanda, "Olay gününden 2 gün önce (18 Ekim), 9 katır ve 10 kişiyi, Irak topraklarından kendilerine doğru gelirken" gördüklerini, etrafta bir hareketlenme sezdiğini de belirtiyor. 20 Ekim'de (Saat 21.00 sularında) telsiz konuşmasından saldırı olabileceğini öğreniyorlar. Er Yüce, yanlış tercüme yapsa bile, Dağlıca köyü yakınlarına konuşlanmış 3. Motorize Piyade Taburu'nu korumakla görevli bölükteki yetkili zevat, etraftaki hareketlenmenin bir saldırıya dönüşeceğini hesap edip, tedbirini almaz mı? Üstelik "hareketlenme" ve "telsiz konuşması" tabura da bildirilmiş.
12 şehidin sorumluluğu, er Ramazan Yüce'nin omuzlarına bırakılırsa, vicdanlar tatmin olmayacaktır.