kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Ah hoca, vah hoca

Perşembe akşamı, hem Show TV'de, hem de Kanal D'de başörtüsü tartışıldı. Kimilerinin sergilediği cehalet karşısında dilim tutuldu.
Prof. Semih Gemalmaz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Leylâ Şahin hakkında verdiği karar sebebiyle, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılamayacağını, kaldırıldığı takdirde, başı açıkların mahkemeye müracaat edebileceğini ileri sürdü. Koskoca üniversite profesörü çıkmış, bilim dışı konuşuyor ve herkesin sözlerine inanmasını bekliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı, ancak bir hak ihlâli söz konusuysa, dava edilen ülkeye mükellefiyet getirir. Meselâ, " Soykırım yapıldı" diyen ve 301'den mahkûm olan kişi, iç hukuk yollarını tükettikten sonra, AİHM'ye gider ve mahkeme büyük ihtimalle, "hak ihlâli" istikametinde karar verir. Çünkü, demokratik bir toplumda, rahatsız edici, şoke eden düşüncelerin dahi serbestçe ifade edilebileceği hususu mahkeme içtihadında yer almıştır. Türkiye, 301. maddeyi, özgürlükler lehine değiştirmek mecburiyetindedir.
Buna mukabil, AİHM, Leylâ Şahin'e üniversitede uygulanan başörtüsü yasağını, Sözleşme'ye aykırı bulmadı; "Hak ihlâli yok" dedi. Türkiye'de yasak kalktığı takdirde, başı açık olanlar AİHM'ye başvuramazlar.
Sebebini açıklayalım:
Meselâ, "PKK'nın ulusal kurtuluş hareketini destekliyorum" diyen Mehdi Zana, eski Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinden, "yasanın cürüm saydığı bir fiili savunduğu ve umumun emniyetini tehlikeye düşürdüğü için " mahkûm olmuştu. AİHM, Zana'nın mahkûmiyetinin, ifade özgürlüğünü teminat altına alan Sözleşme'nin 10. maddesini ihlâl etmediği hükmünü vermişti. Tıpkı Leylâ Şahin için,
"Sözleşme'nin eğitim hakkını teminat altına alan maddesi ihlâl edilmedi" dediği gibi. Türkiye, daha sonra 312. maddeyi kaldırdı. Yeni Ceza Kanunu'nda, 216. maddede, özgürlükler lehine önemli değişiklikler yaptı. Prof. Gemalmaz'ın mantığına göre, bu durumda ben, PKK lehine konuşma yapan DTP'lileri hedef alarak, "Umumun emniyeti açısından endişeliyim" diye AİHM'ye başvurabilirim; öyle mi?
Yüksek Askeri Şurâ kararlarıyla ordudan atılanlar, "Yargı kararı olmadan ihraç edildik" diye AİHM'ye müracaat ettiler. AİHM, "bu, asker disiplin içinde alınan bir karardır; Sözleşme ihlâl edilmemiştir" dedi. YAŞ kararları, yargı denetimine tabi tutulduğu takdirde, ki yeni anayasada böyle bir hüküm yer alacak Genelkurmay Başkanı, "Daha önceki kararlarınızda, askerlerin yargılanmadan re'sen emekliye sevk edilmeleri mümkün demiştiniz; şimdi, işin içine idari yargıyı karıştırıyorlar" gerekçesiyle AİHM'ye gidebilir mi?
AİHM, Anayasa'nın 69. maddesine dayanarak Refah Partisi'nin kapatılmasını da, Sözleşme'ye aykırı bulmamıştı. Diyelim ki, Meclis, 69. maddeden "parti kapatma" hükmünü çıkarttı. Bir başka parti, "laiklik tehdit altında" diye AİHM'ye başvurabilir mi?
Ülkemizdeki tartışmalar, böyle cahilane fikirlerin ortaya atılıp, halkı yanıltması yüzünden bir türlü sona ermiyor.