Zeynep U., Akmerkez Vakko'da bir çizme beğendi, ayağına uymadı. Akmerkez Vakkocuları hemen telefona sarıldılar. Aranan numarayı Kadıköy Vakko'da buldular. Zeynep "Buraya yollayabilir misiniz" dedi. "Olmaz" dediler. "O zaman ayırın, yarın gelip alacağım" dedi. Ona da "Olmaz" dedi Kadıköy'dekiler. Ayıramıyorlarmış.
Zeynep çizmeyi öyle beğenmişti ki, annesine rica etti..
"Ben işe gitmek zorundayım. Sen Kadıköy'e git hemen al.."
Annesi fırladı gitti. Çizme Kadıköy'deki dükkanda duruyordu. Tezgahtar kız "Veremeyiz" dedi.. "Bir müşteriye ayırdık.."
Zeynep'in annesi "Hani ayırmıyordunuz. Bize niye ayırmadınız" dedi falan ama boş..
Vakko'dan üzgün ayrıldı.
Olayı nerden mi biliyorum..
Zeynep U.'nun U'su Uluç!..
Benim yeğenim.
Üniversiteyi geçen yıl bitirdi. İş buldu İstanbul'a taşındı. Yerleştiği hafta onu aldım Vakko'ya götürdüm.
"Bak Zeyno" dedim.. "Bugüne dek, cinler, lastik ayakkabılar, tişörtler içinde yaşadın. Ama şimdi hanımefendiliğe geçiş dönemine geldin.. İş kadını oluyorsun. Artık başka türlü giyinmeyi de öğrenmelisin.."
Tepeden tırnağa, aksesuvarlara varıncaya dek Vakko'dan giydirdim ilk defa onu.. Mezuniyet armağanı olarak amcasından..
Zeynep yeni tanıdığı, çok da sevdiği Vakko'ya bir daha gider mi?.. Vakko'yu hâlâ sever mi bilmem.. Çünkü o bir ayakkabı fetişisti. O çizmeyi ne kadar sevdiğini de biliyorum, ona yapılan muameleye ne kadar kırıldığını da..
Bay Vitali'nin sesi kulağımda..
"Önemli olan müşteriyi mutlu etmektir" diye bir yazı yazmıştım..
Bir müşteri şikâyetinde firmanın halkla ilişkiler sorumlusu bana yazdığı mektupta aslında ne kadar haklı olduklarını anlatıyordu. Müşterinin şikâyet hakkı olmadığını kanıtlayarak..
O yazımda anlatıyordum ki,
mesele müşterinin mi firmanın mı haklı olduğunu ortaya çıkarmak değil, mesele "Bir" müşteriyi memnun, "Bir" müşteriyi mutlu etmektir. Bu tür davranışlar efsane gibi yayılır, markaya öyle bir sevgi, saygı ve güven yaratır ki, o haksız müşteriyi mutlu etmek için yapılan masraf, göze alınan zarar, binlerce misliyle geri döner..
O yazımda anlatıyordum ki, ne kadar büyük, ne kadar mükemmel bir tesis kurarsanız kurun, sonunda iş insanda biter.. Bir garson, bir tezgâhtar bir harika işi bir anda dinamitleyebilir.. Çünkü bir ufak sinek mideyi bulandırmaya yeter. İnsanlar midelerinin bulandığı yere gitmezler. Giden dostlarına da engel olmak için başlarına geleni herkese her fırsatta anlatırlar, iyi bir şey geldiğinde anlattıkları gibi..
Bay Vitali kutluyordu..
"Harika yazmışsın. Ömür boyu Vakkoculara bunu anlattım hep.. Müşteriyi mutlu etmek esastır. Müşteri mutluluğunun bedeli yoktur, dedim durmadan. Yazını çoğalttırdım. Fabrikaya da, dükkânlara da astırdım" diyordu neşe içinde..
Zeynep'i dinlerken "Bay Vitali asıl şimdi öldü" dedim!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bay Vitali asıl şimdi öldü!..
Yayın tarihi: 19 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/19//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.