Tamam! Kabul! Erkek olmak zor zanaat! Maalesef biz kadınlarla baş edemiyorlar, ne kadar uğraşsalar da yaranamıyorlar. Sonuç: Kafayı duvara tosluyorlar. Nedir bu erkeklerin çektiği? Misal; fazla ilgi gösterseler kadın "Kıskanıyorsun, çok üstüme geliyorsun" der. İlgiyi kesseler "Beni artık sevmiyorsun, yoksa başkası mı var?" fırçası yerler. Bir gün sürpriz yapıp işten eve erken gelseler kadının şüpheli bakışları altında "Senin bu saatte evde ne işin var?" lafını işitirler. Ertesi gün yine her zamanki saatte eve teşrif etseler, "Neden geç geldin" sorusuyla yüz yüze gelirler.
Kadın tatmin olmaz Ya da diyelim her gün çiçek alsalar bir türlüdür, kırk yılda bir ellerinde çiçekler kadının karşısına çıksalar 'bir halt yediği' vicdan azabı çektiği düşünülür. Bu durum da erkekte ister istemez bir kafa karışıklığı, bitmeyen bir gerginlik hali yaratır. Adamın eli, kolu bağlanır. Erkeğin en ıstıraplı, en çıkmazlara düştüğü alan da hediye almaktır.
(Nihayet konumuza geldik...) Biz ki doğum günlerini, yılbaşlarını geçtik, ilk tanışma, ilk bakışma, ilk öpüşme günlerini bile unutmayan kadınlarız. Özel günleri hatırlayan erkeği başımızın tacı yapmaz mıyız? Hele bir koşu gidip hediye aldıysa. Ama yok! Kadında tatmin olma duygusu yok! Eh erkeklerin birçoğunda da hediye seçme yeteneği yok. Bir arkadaşımın babası karısına yılbaşında bilgisayar, Sevgililer Günü'nde de yazıcı almıştı mesela. Bu nasıl bir hediye! Besbelli adam kullanacak ikisini de. Bir de karısına tencere, tava, elektrik süpürgesi, ütü tadında hediyeler alan abilerimiz mevcut!
Sinyali kaçırmayın! Birileri bu erkeklere hediye almayı öğretmeli değil mi? Beyler! Öncelikle not edin: Kadın kısmı düşünülmüş hediyeleri sever! Sakın bir kadının karşısına parfüm, eşarp tadında hediyeyle çıkmayın. Sonra... Sakın sinyalleri kaçırmayın! Çünkü erkeğin hediye işini kıvıramayacağını bilen kadın özel günlerden bir hafta, on gün önce sinyalleri vermeye başlar. Vitrinde beğendiği bir ayakkabıyı göstermek, evliyse çocuklarına istediği hediyeyi söylemek, cümle içinde hediyenin adını kullanmak gibi. Tabii anlayana! Geçen gün bir erkek arkadaşım aradı. Dertler derya olmuş, işin içinden çıkamıyor. "Ben n'apıcam Ayşe" yakarışlarıyla bana danışıyor. Şimdi olay şu; sevgilisinin doğum günü. Bizimki 'Ne alsam?' diye düşünmüş taşınmış sonunda esprili bir şey bulmuş, pek sevinmiş. Kocaman bir tek taş modeli kağıt ağırlığı!!! Hani şu masa üstüne konanlardan... Ne espri ama! Tabii kıza hediyeyi verince, kız çıkartıvermiş mesajı. Önce sevinçten çığlık atmış. Sonra koşmuş annesi, ablası, en yakın kız arkadaşlarına telefon açmış "Sevgilim bana evlenme teklif ettiiii!!!!" Tebrik kıyamet tabii! Çocuk da "Ben evlenmeye hazır değilim ki" diye ağlaşıyor. Başka bir arkadaşım da ne hediye alacağını bilemez, zırt pırt bütün sevgililerine yüzük alırdı. Aferin ona! Sonra kız gelinlik modellerine bakmaya başlayınca aklı başına gelirdi.
Bugünkü Tüm Yazıları
Erkeğin hediyeyle imtihanı...
Yayın tarihi: 9 Ocak 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/09/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.