No smoking

"Ağır" takılırken, giyilen smokinler var ya, işte bu kelime "purosigara içmekten" (smoking) sözünden gelir. İngiltere'de 54 sene tahtta kalan Victoria döneminde "smoking" ceketleri yaygınlaştı. Kadifeden yapılan bu ceketler, tütün kokusunu emer ve kıyafetlere sinmesini engelleyerek, kokudan rahatsızlık duyan eşleri sakınırdı. Yemek sonrasında, kadınlar, "burunlarını pudralamaya" yani tuvalete giderken, erkekler de, puro veya pipo içecekleri özel bir odada toplanır, üzerlerine smoking ceketlerini giyerlerdi.
Günümüzde smokinin, puro veya pipo ile bir ilişkisi kalmadı ama, bu kıyafet, özel günlerde hâlâ kullanılıyor. Şatafatlı bir davete smokinli olarak giden işadamı, kapıdaki "No smoking" levhasını görünce, üzerindekileri çıkarmaya başlamış. Eşi, "Ne yapıyorsun bey?" diye sormuş. Adam kızmış: "Görmüyor musun kapıda smokinsiz yazıyor."
Tabii bu hikâye, işin lâtifesi ama, ciddi olan taraf şu ki, artık bizim lokantalar da "No smoking" oluyor.
AK Partili Nurettin Canikli ve Bekir Bozdağ bir önerge vererek, hiç değilse lokantaların bir bölümünün sigara içenlere ayrılmasını engelledi. İçki içmeyenin pek sofra keyfi olmaz. Dolayısıyla, sigara ile ilişki daha kolay kesilir. Gidersin erkenden bir kebapçıya, hızla yer, sonra da 9.30-10 civarında eve dönersin. Oysa, içkili lokantaların hali başkadır. Şarap veya rakı, tiryakiliği arttırır. Sohbet koyulaştıkça, sigaralar tellendirilir. Geceler uzadıkça uzar... arkadan kahve ve konyak.
Sigara yasağı alkole de darbe vuracak. Zira, daha az kişi lokantaya gidecek. Giderse daha az içecek, daha kısa bir süre kalacak; çünkü bir an evvel kendisini eve atmak ve sigarasını tüttürmek isteyecek.
Kısacası, daha keyifsiz, ama daha sağlıklı günlere hazırlanalım.