CHP milletvekili İlhan Kesici'nin Meclis'te yaptığı konuşma, ciddi veri ihtiyacı içinde bulunan muhalif kalemlere can simidi gibi geldi. Kesici, rakamlara çok hâkim ama, ondan yararlananlar bu konuda biraz cahil.
İstatistik, aslında, rakamları eğip bükerek, gerçekleri istediğiniz gibi tahrif etme sanatıdır. Birkaç oranı gizlersiniz, bazı hakikatleri gözden kaçırırsınız, başarılı bir tablo, bir anda başarısız bir tabloya dönüşebilir veyahut başarısızken kendinizi başarılı gibi gösterebilirsiniz. Borç meselesi de öyle... 2002'den 2007'ye kadar
kamunun toplam borcunun arttığı yanlış değil . Fakat, acaba ne kadar artmış? Ne şekilde bir hesaplama bizi doğru neticeye götürür? İç ve dış borç ayırımı yapacaksınız; dış borçta, kamu ile özel sektörü tefrik edeceksiniz; iç borçta, devletin, kamuya ve piyasaya olan borçlarını ayrı ayrı hesap edeceksiniz. Ve elbette Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranlayacaksınız. Bu arada, dolardaki değişimi de göz ardı etmeyeceksiniz.
DIŞ BORÇ: 2002 sonunda, dış borç
129.7 milyar dolardı. Haziran 2007 itibariyle
226.2 milyar dolar oldu. 2002'den 2007'ye kadar
dış borç 96.5 milyar dolar arttı. Ama bu artışın,
95 milyar doları, özel sektörün borcundaki artıştan kaynaklanıyor. Kamunun dış borcu, bu süre zarfında, sadece
1 milyar dolar civarında büyüdü ve
71 milyar dolara çıktı. Bir başka ifade ile
226.2 milyar dolarlık dış borcun, yalnız 71 milyar doları kamuya ait.
İÇ BORÇ: İç borçta önemli bir artış var. Mukayeseyi, dolar bazında yaparsak, daha anlamlı olacak. 2002 sonunda
kamunun toplam iç borcu 91.7 milyar dolar karşılığı Türk lirasıydı. Şu anda, iç borç
216 milyar dolar karşılığı Türk lirası. 5 senede, devletin sırtına
124 milyar dolarlık ek bir külfet binmiş. Ama bu arada, Türkiye de zenginleşiyor.
Bir ülkenin borç yükü, Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranıyla ölçülüyor . 2002 sonunda, Türkiye'nin iç borcunun GSMH'ye oranı % 54.5. AK Parti iktidarı döneminde, bu oran, 2006 sonu itibariyle, % 43'e kadar düştü. 2007'de, sonuçlar tam açıklanmadı ama, % 50 civarında bir rakam verebiliriz.
Demek, Türkiye'nin iç borç yükü aslında artmıyor. Buna, bir başka ilâve de yapmak gerek: İç borcun bir kısmı, Merkez Bankası, TMSF ve kamu bankalarına, kısacası kamuya ödenecek borç. Bir kısmı da piyasaya olan borç. Kamuya olan borç, bir cepten diğerine gittiği için önemli değil.
Piyasaya olan borca bakmamız lazım : 2002 yılında, piyasaya olan borç
43.3 milyar dolardı. 2007'de
158 milyar dolara çıktı. Bu durumda
iç borç yükü, 216 milyar dolar değil, 158 milyar dolar. Dikkat edilecek bir başka husus da şu:
TL/Dolar paritesinin TL lehine değişmesi, iç borç, dolarla ifade edildiğinde, rakamı daha yüksek gösteriyor . 2002'de 1 dolar =1.63 TL idi. Şu anda, 1 dolar =1.18 YTL olmayıp da, 1.63'de kalsaydı, toplam iç borcun dolarla ifadesi 216 milyar dolar yerine, 157 milyar dolar olacaktı.
Aynı şekilde, GSMH de, dolarla ifade edilince daha yüksek görünüyor. Zaten bu yüzden, iç borç yükünün artıp artmadığını, ancak GSMH'ye oranlayarak anlayabiliriz.
İlhan Kesici gerçekten parlak bir konuşma yaptı parlamentoda. Ama, bu konuşmayı iyi değerlendirebilmek için, ekonomiye ve rakamlara aşina olmak lâzım. Çünkü, yukarıda da belirttiğimiz gibi, istatistik ile insanları kandırmak çok kolaydır.
Bugünkü Tüm Yazıları
İstatistik ile kolay yalan söylenir
Yayın tarihi: 29 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/29//haber,A8051344A7524CFC9F826CBFE3467DEC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.