kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

İstatistik ile kolay yalan söylenir

CHP milletvekili İlhan Kesici'nin Meclis'te yaptığı konuşma, ciddi veri ihtiyacı içinde bulunan muhalif kalemlere can simidi gibi geldi. Kesici, rakamlara çok hâkim ama, ondan yararlananlar bu konuda biraz cahil.
İstatistik, aslında, rakamları eğip bükerek, gerçekleri istediğiniz gibi tahrif etme sanatıdır. Birkaç oranı gizlersiniz, bazı hakikatleri gözden kaçırırsınız, başarılı bir tablo, bir anda başarısız bir tabloya dönüşebilir veyahut başarısızken kendinizi başarılı gibi gösterebilirsiniz. Borç meselesi de öyle... 2002'den 2007'ye kadar kamunun toplam borcunun arttığı yanlış değil . Fakat, acaba ne kadar artmış? Ne şekilde bir hesaplama bizi doğru neticeye götürür? İç ve dış borç ayırımı yapacaksınız; dış borçta, kamu ile özel sektörü tefrik edeceksiniz; iç borçta, devletin, kamuya ve piyasaya olan borçlarını ayrı ayrı hesap edeceksiniz. Ve elbette Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranlayacaksınız. Bu arada, dolardaki değişimi de göz ardı etmeyeceksiniz.
DIŞ BORÇ: 2002 sonunda, dış borç 129.7 milyar dolardı. Haziran 2007 itibariyle 226.2 milyar dolar oldu. 2002'den 2007'ye kadar dış borç 96.5 milyar dolar arttı. Ama bu artışın, 95 milyar doları, özel sektörün borcundaki artıştan kaynaklanıyor. Kamunun dış borcu, bu süre zarfında, sadece 1 milyar dolar civarında büyüdü ve 71 milyar dolara çıktı. Bir başka ifade ile 226.2 milyar dolarlık dış borcun, yalnız 71 milyar doları kamuya ait.
İÇ
BORÇ: İç borçta önemli bir artış var. Mukayeseyi, dolar bazında yaparsak, daha anlamlı olacak. 2002 sonunda kamunun toplam borcu 91.7 milyar dolar karşılığı Türk lirasıydı. Şu anda, iç borç 216 milyar dolar karşılığı Türk lirası. 5 senede, devletin sırtına 124 milyar dolarlık ek bir külfet binmiş. Ama bu arada, Türkiye de zenginleşiyor. Bir ülkenin borç yükü, Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranıyla ölçülüyor . 2002 sonunda, Türkiye'nin iç borcunun GSMH'ye oranı % 54.5. AK Parti iktidarı döneminde, bu oran, 2006 sonu itibariyle, % 43'e kadar düştü. 2007'de, sonuçlar tam açıklanmadı ama, % 50 civarında bir rakam verebiliriz. Demek, Türkiye'nin borç yükü aslında artmıyor. Buna, bir başka ilâve de yapmak gerek: İç borcun bir kısmı, Merkez Bankası, TMSF ve kamu bankalarına, kısacası kamuya ödenecek borç. Bir kısmı da piyasaya olan borç. Kamuya olan borç, bir cepten diğerine gittiği için önemli değil. Piyasaya olan borca bakmamız lazım : 2002 yılında, piyasaya olan borç 43.3 milyar dolardı. 2007'de 158 milyar dolara çıktı. Bu durumda borç yükü, 216 milyar dolar değil, 158 milyar dolar.
Dikkat edilecek bir başka husus da şu: TL/Dolar paritesinin TL lehine değişmesi, borç, dolarla ifade edildiğinde, rakamı daha yüksek gösteriyor . 2002'de 1 dolar =1.63 TL idi. Şu anda, 1 dolar =1.18 YTL olmayıp da, 1.63'de kalsaydı, toplam iç borcun dolarla ifadesi 216 milyar dolar yerine, 157 milyar dolar olacaktı.
Aynı şekilde, GSMH de, dolarla ifade edilince daha yüksek görünüyor. Zaten bu yüzden, iç borç yükünün artıp artmadığını, ancak GSMH'ye oranlayarak anlayabiliriz.
İlhan Kesici gerçekten parlak bir konuşma yaptı parlamentoda. Ama, bu konuşmayı iyi değerlendirebilmek için, ekonomiye ve rakamlara aşina olmak lâzım. Çünkü, yukarıda da belirttiğimiz gibi, istatistik ile insanları kandırmak çok kolaydır.