Ali Kırca gidiyor. Onu ne kadar sevdiğimi, tam bir gönül dostu saydığımı bir kez daha belirtmeli miyim? Evet, niye olmasın? Ama bu gidişinin bende uyandırdığı, en hafif deyimiyle hüznü de anlatmamı kim engelleyebilir? Çünkü bu Ali Kırca'nın ilk gidişi değil. Son yılların çalkantılı medya ortamında, kim bilir kaçıncı gidişi, kaçınçı kez bir medya grubundan öbürüne geçişi... Elbette kayıt tutmadım, ama son yıllarda atv, Star, Show gibi kanallar arasında baş döndürücü bir transfer trafiği yaşadı. Elbette her birinde yüksek transfer ücretleri de alarak... Bunu eleştiriyor muyum? İlke olarak, asla... Ali Kırca iyi tranfer ücreti alıyorsa, bunu hak ettiği için alıyor. Yaptığı işi çok iyi yaptığı, çok sevilip beğenildiği için alıyor. Namuslu, onurlu, ülkeye yararlı bir iş yaparak alıyor. Ve öylesine sorumluluk taşıyan güncel ve gündelik bir çalışmanın nasıl bir ömür törpüsü olduğunu da bilenler bilir, diğerleri ise tahmin edebilir. Ama yine de içimde bir şeyler cız ediyor. Yalnızca, vaktiyle
Cumhuriyet gazetesinde, bazıları hatırlamasalar da tam 27 yılımı geçirdiğim için, ünlü filmdeki gibi 'hayatımın en güzel yıllarını' ona verdiğim ve sonradan da çok az yer değiştirdiğim için değil... Ama böyle yapan başkaları da var. En yakın örneği, Hıncal Uluç. O da kim bilir ne transfer önerileri alıyor, ama yıllarını verdiği SABAH'tan ayrılmayı aklına bile getirmiyor. En azından şimdiye dek getirmedi. O zaman, izin verin de bu tür bir ayrımı, yani çok taşınanlarla yerlerinden pek kımıldamayanlar arasında bir ayrımı söz konusu edeyim, edelim...
Yayın tarihi: 28 Aralık 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/28/cm/haber,571186658DD24798A577328CD7998911.html
Tüm hakları saklıdır.