kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Aralık 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Ertesi gün planı...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, terör örgütüne karşı son harekatının başarısı tartışma götürmez.
Ancak, harekata da sadece terör örgütü çerçevesinde bakmamalı.
Harekat, planlamasından, uygulamasına; Hava Kuvvetleri'nin teknolojik gücü en olumsuz şartlarda dahi kullandığını kanıtlamasına kadar birçok sonucu da beraberinde getirdi. Sıralamak gerekirse:
- Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 yıl öncesine kadar ligindeki liderliğini kara gücündeki asker sayısının fazlalığı ile koruyordu.
- Ancak teknolojideki geometrik gelişme, kara gücü sayınız ne kadar fazla olursa olsun çok da önemli olmadığını gösterdi. Örneğin teknolojiyi elinde tutan İsrail, bölgede önemli bir faktör oldu.
- Türk Silahlı Kuvvetleri bu gelişmeyi bölgede erken fark eden ordu oldu ve süratle modernizasyona yöneldi. Bir yandan küçük birliklere dönüşürken, teknoloji kullanımını da en üst seviyeye çıkardı.
- Son operasyonla teknolojiye sahip olmakla birlikte onu en iyi seviyede kullanabildiğini de dünya kamuoyuna sergiledi.

İki mesaj
Şimdi, "Bir ülkenin düzenli ordusuna karşı savaşsanız bu yetenekler önemli; ama gidip 4 beton binayı vurmak için kullandığınız teknolojik başarı terörle mücadelede fazla sonuç getirmez" diyenler olabilir.
Ancak şu iki noktanın unutulmaması gerekiyor:
1-Bölgenin koşulları, sadece ekonomik gücün değil, aynı zamanda, askeri teknolojiyi de en iyi kullanan ülkelerin sözünün geçtiği bir süreci destekliyor.
2-Ayrıca 1015 yıl öncesinde ağustos sonu geldiğinde Gabar'dan, Cudi'den kışlaya inilirken; Kandil'in savaş uçakları için uzak mesafe olduğu söylenirken, bugün bunlar "mesele olmaktan" çıktı. Terör örgütüne "Hangi şartta olursa olsun gelip seni vururum" mesajı açıkça verildi.
Bu mesaj dağdaki "alışanlar, çalışanlar ve kaytarmak için uğraşanlar" açısından önemli.

İkinci kez kaçmamalı
Ancak, elde edilen bu kazanımlar da iyi değerlendirilmeli.
Askeri alanda kazanılan fırsat 1999'daki gibi heba edilmemeli.
Terör örgütünün silahı tamamen bırakma kararına varmasına kadar gidecek sürecin sonrasında yaşanacaklara da hazır olunmalı.
Hatta, zemini de hazırlamalı.
Nitekim, bugün Türkiye'nin düzenlediği operasyona karşı sert tepkiler gelmiyor, haklılığı teslim ediliyorsa, bunda tek başına diplomasi değil, demokratikleşme konusunda atılan adımların da büyük payı var.
Bugün batılı ülkelerden, "Siyasi yapılanmanız var, kültürel haklarınızı elde edebiliyorsunuz; teröre başvuramazsınız" mesajı geliyorsa, bu demokratikleşme sayesinde oldu.
Türkiye de bugün, ertesi günün hesabını iyi yapıp 1999'da kabule hazır olmadığı için yakalayamadığı fırsatı ikinci kez de elinden kaçırmamalı.
Burada en büyük görev de hükümete düşüyor.
Sadece kendi ürettiği çözüm modelleri yerine, Meclis'te "ortak aklı" yaratmak için uzlaşı zeminini de yaratması gerekiyor.
Bu başarıldığında çözümün çok rahat bulunacağı görülüyor.
Nice bayramlara...