Fazıl Say'ın, galiba biraz kafası karışık. Ya da,
"Bakan eşleri türban takıyor, biz % 30, onlar % 70" cümlesindeki düşünce ilkelliğini kavradı, ertesi gün, yeni gerekçeler üretmek zorunda hissetti kendisini:
"Resim ve müzik derslerini kaldırmaya teşebbüs ettiler. On bin müzik öğretmeni açığı var; müzisyenleri bu görevlere atamamak için engeller icat ediyorlar. Metin Altıok Ağıtı oratoryosunu eski Kültür Bakanı sansür etti." Milli Eğitim Bakanlığı, bir önceki dönemle mukayese edildiğinde daha fazla müzik hocası atandığını açıkladı. Ayrıca müzik ve resim dersleri ilköğretim müfredatından çıkarılmamıştı. Say'ın, eski Kültür Bakanı dediği Erkan Mumcu, zaten AK Partili değil. Mumcu, söz konusu oratoryonun sahnelenmesinin özel bir girişim olduğunu, buna rağmen, provaların devlet sahnesinde yapıldığını, sanatçılarının tamamına yakınının devlet sanatçısı olduğunu ve devletin orkestrasının kullanıldığını açıkladı. Sansürün mahiyeti pek anlaşılamıyor.
Değerli bir sanatçının, derme çatma fikirlerle ortaya çıkıp, ülkemizin
"Ortaçağ karanlığına gömüldüğünü", üstelik yabancı basına söylemesinin altında nasıl bir psikoloji yatıyor? Şişik ego, peşin hüküm, dogmatik düşünce, nezaketsizlik gibi unsurları bir kenara bırakırsak, tek kelimeyle
"panik atak" diyebiliriz. Panik atak, kendini
hasta hissetme şeklindeki bir ruh halidir. Bir başka şekli paranoyadır. Sanatçının endişelerinin, maalesef toplumda da bir karşılığı var. Aynı Ertuğrul Özkök'ün yazdığı gibi,
"Türk halkının bir bölümü kendini, yenilmişlik, azınlıkta kalmışlık duygusu içinde buluyor; özellikle kadınlar." Peki bu panik atak durumuna iyi gelecek
"güven arttırıcı önlemler" ne olabilir?
Madem kadınlar en çok korkuyor, kadınlara acaba biraz daha önem verilse... Mesela, YÖK Başkanı'nı atarken, bir kadın tercih edilemez miydi? Başbakan veya cumhurbaşkanı, uçağına hiç kadın gazeteci almıyor. İhmalden kaynaklansa dahi, biraz
"maço" bir görüntü veriliyor. İmam Hatip okulunun kız talebelerine tahsis edilen otobüse ne demeli? Veyahut, yeni seçilen YÖK Başkanı'nın
"dakka bir gol bir", tartışmanın odak noktası haline gelmesine? Maalesef iktidarda da, tedirgin psikolojik duruma özen gösteren bir tavır yok. Say'ın çizmeyi aşan nezaketsiz konuşmasına zemin hazırlayan işte bu özensizlik.
"Türkiye Ortaçağ karanlığında" diyor. Böylesine gerçek dışı ve Türkiye'yi aşağılayıcı bir cümleye rağmen, hâlâ taraftar toplayabiliyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
Fazıl Say ve Ortaçağ karanlığı
Yayın tarihi: 17 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/17//haber,F1032F2D443C4FF6B5FDB3EAFC9D7812.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.