kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Aralık 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Türk istihbaratının kurucusu bir vatan haini miydi?

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Kuşçubaşı Eşref'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın arşivlerinde Harbiye mezunu olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmuyor Eşref, Cemal Kutay'ın kitaplarında kahraman olarak biliniyor. Bir de ABD'li istihbaratçı Philip Stoddard bu yönde bir kitap yazdı..
Modern anlamda ilk Türk gizli servisi Teşkilat-ı Mahsusa'dır. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında ayrılıkçı hareketleri önlemek ve yabancı ülkelerin Ortadoğu'daki istihbarat ve gerilla faaliyetlerine karşı koymak amacıyla kurulan teşkilat mensupları Birinci Dünya Savaşı boyunca Trablusgarp'ta, Basra'da, Mısır'da gerilla hareketlerini örgütledi. Bu teşkilatın kurucusu olarak da Kuşçubaşı Eşref biliniyor. Türk büyükleri arasında gösterilen ve modern istihbaratın öncüsü olarak lanse edilen Kuşçubaşı Eşref, gizli yani derin devletin de kurucusu kabul ediliyor. MİT'in resmi sitesinde de bir dönem teşkilatın Arabistan Bölge Başkanlığı yaptığı bilgisi yer alıyor. Resmi tarih kaynaklarına göre Kuşçubaşı Eşref, Kuleli Askeri Lisesi ve Harbiye mezunu. Padişah'a, karşı Arabistan'daki isyanı örgütleyen isim. Balkan Savaşı sırasında Bulgar'ları yenerek Edirne'yi kurtaran kuvvetlerin lideri, İngilizlere karşı girişilen Süveyş Kanalı Harekâtı'nda öncü birliklerin komutanı. Yemen'de İngilizlere esir düşüyor ve üç yıl Malta'da cezaevinde kalıyor.

TARİH TERS YÜZ
Dönüşünde Kuvayı Milliye'ye katılıyor ve Adapazarı çevresinde kahramanlıklar yaratıyor. Sonra da yurtdışına çıkıyor ve 1955'e kadar Arap ülkelerinde yaşıyor. Bu ve benzeri kahramanlık hikayeleriyle sürüp giden "tarihi", tarih öğretmeni ve araştırmacı Ahmet Efe'nin bugün Bengi Yayınevi'nden piyasaya çıkacak "Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref" adlı kitabı bir kez daha ters düz ediyor. Hem de Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlık Arşivi'ndeki belgelerle. Tüm bunları kitabın yazarı Ahmet Efe ile konuşmak istedik. Ancak tarih öğretmenliği yapan Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Efe'ye izin vermemesi nedeniyle biz de Haftanın Sohbeti'nin formatını bu hafta değiştirdik. Efe'yle sohbetimizin yanı sıra Kuşçubaşı Eşref ile ilgili bilinenleri sorduk yakın tarihi değiştirecek yanıtlarını kitabın içindeki belgelerden aldık.

* Kuşçubaşı Eşref, Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurucusu mu?
Genelkurmay Başkanlığı istihbaratının belgelerine göre, Teşkilat-ı Mahsusa kesin olarak 17 Kasım 1913'te kuruluyor. Kuruluşundan, 14 Nisan 1915'e kadar teşkilatın başkanlığını Süleyman Askeri Bey yapıyor. Askeri'nin ölümünden sonra bu görevi devralan Ali Bey Başhampa Mondros Ateşkes Antlaşması'na kadar devam ediyor. Askeri belgelerde teşkilattaki masa sorumlularından tutun odacılara kadar tüm görevlilerin adları yer alıyor. Bunların içinde Kuşçubaşı Eşref'in adı bulunmuyor.

* Böyle bir görev almadıysa neden bu teşkilatın yaratıcısı olarak adı geçiyor?
Bunun nedeni Cemal Kutay'ın yayınları ve aslında Amerikalı üst düzey bir istihbaratçı olan Philip Hendrick Stoddard'ın Teşkilat-ı Mahsusa adlı kitaplarıdır. Stoddard, doktora tezi olarak hazırladığı bu kitabı Kuşçubaşı Eşref'in anlatımlarıyla yazıyor. Kutay'ın da katkısı oluyor. İki kitap tarihsel anlamda nitelikli bir aldatmaca.

ONUN KAYDI YOK
* Bugüne kadar yazılan tarih kitapları ve kaynaklarda Eşref'in rütbesi yarbay, bazen de albay olarak yer alıyor...
Kuşçubaşı Eşref'i kahraman olarak gösteren kaynaklarda Kuleli Askeri Lisesi'ne ve Harbiye'den mezun olduğu ve muvazzaf bir subay olduğu anlatılır. Ancak bu okullara ne zaman girdiği ve ne zaman mezun olduğunun belirtilmemesi dikkat çekicidir. Gerçek ise kesinlikle Harbiye'den mezun olmadığıdır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşiv Daire Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın arşiv belgelerinde kesinlikle hiçbir kaydı bulunmuyor.

* Balkan Savaşı'nda Bulgarları yenip Edirne'yi kurtaran birliklerin lideri miydi?
Harbiye'den mezun olmadığı için rütbesi bulunmuyor. İttihat Terakki'nin üç önemli liderinden Cemal Paşa hatıralarında Edirne'yi kurtaran bu müfrezenin komutanın Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurucusu Süleyman Askeri Bey olduğunu açıkça belirtiyor.