Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyacağız
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyacaklarını belirterek, "Ben bunun doğru olduğu kanısında olduğumu düşünüyorum. Bu konuyla ilgili henüz bir yasal düzenleme ve girişim yo." dedi.
Şimşek, Merkez Bankası yönetiminin taşımaya karşı olmasına ise "Bu polemik konusu değil. Ben sadece Merkez Bankası'nın İstanbul'da olmasının bir mantığı olduğunu söylüyorum." sözleri ile cevap verdi.
Gaziantep'teki incelemeleri sonrası gazeteciler ile sohbet toplantı yapan Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, gündeme ilişkin çeşitli soruları cevapladı. Bakan Şimşek, bir soru üzerine Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması konusunda net konuştu. "Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyacağız" diyen Şimşek, "Peki bir yasa değişikliği gerekiyor mu?" sorusuna "Gerekirse bir yasa değişikliği de yapılır" cevabını verdi.
Şimşek, neden taşımak istediklerini ise şöyle açıkladı: "İstanbul'u bir finans merkezi yapmak istiyoruz. Bütün ticari bankalar orda. Finans merkezi orda. Kamu bankaları da zamanla oraya taşınacak. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın orda olması makul yaklaşım."
Merkez Bankası yönetiminin taşımaya karşı olduklarının hatırlatılması üzerine ise Şimşek, "Bu polemik konusu değil. Ben sadece Merkez Bankası'nın İstanbul'da olmasının bir mantığı olduğunu söyledim. Ben bunun doğru olduğu kanısında olduğumu düşünüyorum. Bu konuyla ilgili henüz bir yasal düzenleme ve girişim yok." dedi.
Bir gazetecinin "Merkez Bankasındaki boş olan kadrolara atamalar ne zaman yapılacak?" sorusunu ise Şimşek, "Bunlar böyle alalacele yapılacak değil. Şu anda bir ihtiyaç var, bunu gidereceğiz. Atamaları makul bir zamanda onu da önümüzdeki kısa bir zaman içerisinde yapacağız. Orada şu an bir sorun yok. Tabiki o açıkla devam edemeyiz o atamaları yapacağız." diye yanıtladı. Şimşek, atamalar için kendisine herhangi bir önerinin gelmediğinin vurgulayarak, "Önceden bir takım isimler geldi gitti ancak bana henüz bir öneri gelmedi" dedi. Atamalarda Serhan Çevik'in adının geçtiğinin hatırlatılması üzerine Şimşek, "Sayın Çevik'le ilgili gazete haberleri tamamen bir dedikodu. Kendisiyle bu konuda herhangi bir görüşmemiz olmadı. Bunu kendileri de zaten söylediler." şeklinde konuştu.
ÖZÜRLÜ İSTİHDAMININ SSK PRİMİNİ HAZİNE ÖDEYECEK
Sosyal Güvenlik Reformu'nun ardından enerji ve işgücü piyasasına yönelik reformlarla devam edeceklerine işaret eden Şimşek, bu kapsamda nitelikli işgücü oluşturulması için İş-Kur'a kaynak aktaracaklarını söyledi.
İstihdam üzerinde idari ve mali yükler var olduğunu belirten Şimşek, idari yükleri önümüzdeki yıl başlarında kaldıracaklarını söyledi. Şimşek, "Yani 50 kişi çalıştıran bir firma sağlık hizmetine ihtiyacı varsa satın alır. Doktor istihdam etmek zorunda değil. Ama özürlü istihdam etmek zorundadır bunun da primini biz (hazine) ödeyeceğiz" diye konuştu.
MİLLİ GELİRİN YENİDEN HESAPLANMASI
Devlet Bakanı Şimşek, Türkiye'nin milli geliri eski bir hesaplama yöntemi ile yaptığını belirterek, bunun değişeceğini söyledi. Şimşek, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "1968 BM Ulusal Hesap Sistemine ile 1987 Girdi-Çıktı tablosu ile şu anki milli geliri hesaplıyoruz. Bu hesaplama metodunu bir çok ülke terk etti benim bildiğim kadarıyla kullanan bir başka ülke de yok. Bulgaristan, Romanya, Güney Afrika gibi bütün ülkeler milli gelirlerini revize ettiler, hatta birkaç kez. Şimdi biz diyoruz ki AB Muhasebe Sistemine geçeceğiz. Bu ISA 95. Girdi-Çıktı Tablosunu yenileceğiz. Baz yılını yenileyeceğiz. Bu çalışmalar AB, OECD Dünya Bankası ve IMF ile çok yoğun bir şekilde yapılıyor. Yani sağlıklı olması kredibil açısından dolayısıyla yukarı doğru ciddi bir revize olursa ki bu olabilir. Mesela biz en son 1959 sistemini bırakmışız. 1968 sistemine geçmişiz. O zaman yüzde 39'luk bir yukarı doğru revize olmuş. Şimdi burada ne kadar olur hiçbir fikrim yok ama önemli ölçüde bir yukarı doğru revize olursa bu ne anlama gelir. Borcun milli gelire oranını aşağı çeker bunlar önemli şeyler. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü farklı olur. Dolayısıyla bu durum Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesine katkıda bulunur. Çünkü bu kredi veren uluslar arası kuruluşlar diyorlar ki "Sizin gruptaki ülkelerle brüt borcunuzun milli gelire oranı yüksek" Bu oran şu an yüzde 57. Eğer milli gelir yukarı doğru revize olursa Türkiye'nin görünümünü rasyolarını iyileştirebilir"
CARİ AÇIK
2008 yılı için cari açığın 50 milyar dolar olması beklendiğini hatırlatan bir gazeteciye Şimşek, "50 milyar mı olur onu bilemiyorum. Cari açığın finansmanı tabii ki önemli bir konu . Son birkaç yıldır hakikaten finansmanda kaliteyi de artırdık miktarda da istenenin çok üzerinde girişler oldu. Eğer dünyada şartlar değişirse bu bizi bir miktar etkileyebilir. Biz cari açığa bakarken 3 aylık bir yıllık diye bakmıyoruz. Günü kurtarmaya baksak, örneğin iki yıllık perspektifle baksak işler daha kolay. Biz orta ve uzun dönemde nasıl bir noktaya varırıza bakıyoruzBen Türkiye'nin tasarruf açığını kapatmada kalıcı bir sorun yaşayacağına ihtimal vermiyorum. Dikkatin edin 'kalıcı' diyorum dönemsel değil. Dönemsel sorunlar elbetteki olabilir" şeklinde cevap verdi.
Enflasyon hedeflemesi yapılmasına karşın iki yıldır enflasyonun hedef enflasyonun üzerinde gerçekleştiğinin hatırlatılması üzerine ise Şimşek, "Merkez Bankası ne yapsa eleştiriyorsunuz" diyerek, Merkez Bankası'nı savundu. Yüksek petrol fiyatları ve kuraklık nedeniyle gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisine işaret eden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunları sizi hedeften uzaklaştırdı. Para politikası burada ne kadar etkili olabilir. 1979 yılına gidin. Büyük petrol şoku yaşandı. Bundesbank ne dedi 'benim orta dönemdeki hedefim bu. Biz buraya ulaşmak için, çalışmaya devam edeceğiz' şimdi Merkez Bankası rakamlara bakıyor burada. Çekirdek enflasyon var, bir de dışardan gelen sürekli tekrarlanmayacak bazı faktörler var. Mesela dolaylı vergilerde bir düzenleme yaptık. Bu kalıcı olacaksa dikkate alınacak olmayacaksa 12 ay içerisinde sistemden atılacak. Gıda da öyle petrol de öyle. Diyelim ki petrol örneğin 70 dolar olursa bu yıl bunun enflasyona etkisi bir süre sonra çıkmış olur. Merkez bankası muhtemelen bu analizi yapıyordur. Hiçbir şekilde benim tarafımdan onlara bir şey yok"
"MEMLEKET CAZİPSE PARA AKAR"
Reel sektörün kur'a ilişkin eleştirilerini doğru bulmadığını ifade eden Şimşek, kur'un tek başına rekabette etken olmadığının altını çizdi. Kur'un rekabete etkileyen faktörlerden bir tanesi olduğunu belirten Şimşek, "Bazı sektörler kurdan önemli ölçüde etkileniyor. Bunun farkındayız. Bazı sektörlerde de tam aksine ya nötr ya da yararlanıyorlardır. Biz üç değişkenden ikisini kontrol ediyor kuru da kontrol etmiyoruz. Kuru etkileyen etkenler belli eğer memleket cazipse o memlekete para akar o memleketin parasına talep artar bu bir. İkincisi de faiz farkları da önemlidir. Onu da kabul ediyorum. Ben etkilemiyor demiyorum ancak Türkiye'nin çıkışı kur ile rekabet kazanmada değil. Ben kur değerlensin şirketler zorlansın demiyorum. Türkiye daha önce önemli devalüasyonlar geçirdi. Önemli zıplamalar da yaptı ama kalıcı şekilde altyapıyı hazırlamak lazım. Beşeri sermaye yatırıma ve fiziki altyapıya yatırım yapmak lazım" diye konuştu.
"ENERJİDE ASLOLAN FİYAT AYARLAMASI DEĞİL REFORMDUR"
Devlet Bakanı Şimşek, bir başka soru üzerine elektrik zammı ile ilgili sürecin devam ettiğini söyledi. Enerjide aslolanın fiyat ayarlaması olmadığını vurgulayan Şimşek, şunları söyledi: "Benim ilgilendiğim konu biz enerji sektörümüzü daha etkin nasıl hale getiririz ikincisi enerji sektörüne nasıl yatırımcı çekebiliriz enerji arzıyla ilgili sorun yaşamayalım. Ben işin daha çok reform yönüyle ilgileniyorum. 2002'den beri bugüne kadar enflasyon kümülatif yüzde 60 artmış. Nominal olarak elektriği yüzde 6 buçuk indirmişiz. Yani reel bazda sanayiciye verdiğimiz elektrik fiyatı yüzde 70 daha aşağıdadır. Biz bu dönemde elektriğin yüzde 52'sini doğalgaz çevrim santrallerinden elde ediyoruz. Doğalgazda petrol fiyatlarına bağlı olarak yükseliyor. Dolar bazında bakarsak bir Fransa 6 cent o da elektriğin yüzde 78'ini nükleer santraldan ürettiği için. Ama İtalya'da da 23 euro/cent. Biz en rekabetçi fiyat demiyoruz. Avrupa'da birçok ülke var kimisi bizim iki katımız kimisi de yarımız. Biz kamu olarak düzenleyici rolümüzü iyi oynayalım, bunu bir çok anlamda da yapıyoruz. Bugün Z-ziraat ve Halkbank son 5 yılda vergilerde dahil olmak üzere 13,5 milyar YTL katkıda bulunmuş. Bu önemli bir rakam. Kamuda fiyat ayarlaması yapılması gerekiyorsa yapılacak, ama onun dışında önemli olan mekanizmaları geliştirmemiz. Bunu bizim köklü bir biçimde halletmemiz. Benim için önemli olan o"
"TÜRKİYE'DE BÜTÜN VATANDAŞLAR BİRİNCİ SINIFTIR"
Güneydoğu yaşanan terör ve ekonomik sorunları değerlendiren Bakan Şimşek, Türkiye'nin daha çok demokrasiye daha çok kalkınmaya ihtiyacının olduğunu söyledi. Şimşek, "Bizim özgüvenimizin yüksek olması lazım. Biz ekonomimizdeki ve demokrasideki reformları yaptıkça hiç korkulacak bir şey yok. Tam aksine biz güçleneceğiz cazip hale geleceğiz. Bakın göreceksiniz 10-15 yıl sonra kafamızdaki reformların yüzde 65'ini bile uygulamaya koysak, 1- 1,5 trilyon dolarlık milli gelire ulaşırsak göreceksiniz o gün bize şöyle böyle nasıl dönecekler göreceksiniz. O yüzden bizim hem demokrasiye hem de ekonomimizi sağlıklı bir şekilde geliştirmemiz lazım. Türkiye'de bütün vatandaşlarımız birinci sınıftır. Ben bunu burada da dışarıda da söylüyorum. Genel olarak daha iyileştirmeye ihtiyacığımız var. Belli bir bölgeye ilişkin değil. Sonra birinci sınıf vatandaş olmak varken başka arayışlara ihtiyaç yok. Bu memleketin önü açık. Özgüveni yüksek yeter ki biz pozitif enerjimizi reformlara aktarabilelim. O reformları uygulayabilelim" şeklinde konuştu.
CİHAN
Yayın tarihi: 17 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/17//haber,0D8989C22D464942BB5A71FABF846A55.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.