kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Aralık 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Avrupa kapılarında ölüm

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabulünün 59'uncu yıldönümünü kutladığımız dün, İzmir'in cennet ilçelerinden Seferihisar'a bağlı Sığacık Körfezi'nde denizden 51 kaçak toplandı: 6'sı sağ, 45'i ölü.
Aşağı yukarı aynı saatlerde İstanbul'da da TEM Otoyolu'nun Tuzla mevkiinde durdurulan 3 araçta da 52 kaçak yakalandı.
Ölü veya diri ele geçirilen kaçakların bir bölümü Pakistan, İran, Irak, Filistin gibi Asya ülkelerinden yola çıktılar, bir bölümü ise Moritanya, Somali gibi Afrika diyarlarından.
Seferihisar'dan 15 metrelik tekneyle açılan ve sayıları 7585 arasında tahmin edilen kaçakların hedefi Yunan adalarıydı. İstanbul'da ele geçirilenlerin de ya Meriç'ten ya yine Ege'den Yunanistan'a ulaşmak.

Akdeniz ceset denizi
Başarabilselerdi bu yıl Türkiye üstünden Yunanistan'a geçen kaçaklarla ilgili istatistikleri biraz daha kabartacaklardı: Son verilere göre Yunan makamları 7 bini aşkın (geçen yıl 3.500 dolaylarındaydı) yasadışı göçmen yakaladı, 2.800 kadarını da püskürttü, yani ya Türkiye'ye geri gönderdi ya da açık denizde kaderlerine terk etti. Ya ölenler? Ege'de dün denizden toplananlar ve karaya vuranlarla birlikte son bir ayda 80 kurban. Adriyatik Denizi ve Akdeniz'in yuttuklarını da eklersek, yıl başından bu yana 1.500'ün üstünde. İtalya İçişleri Bakanı Giuliano Amato, "Akdeniz ceset denizine dönüştü" diyor. Kaçak göçmenlere yardım için çırpınan Avrupa'daki sivil toplum örgütleri sözcüleri de ekliyor: "Artık köpek balıkları bile insan eti yemekten bıktılar. O nedenle karaya vurmayan cesetler balıkçıların ağlarına takılıyor."
Kaçakların Avrupa'ya girebilecekleri üç kapı var: Yunanistan, İtalya ve İspanya. AB üyesi olmalarından sonra Kıbrıs Rum kesimi ile Malta da güzergâhlara eklendi ama bu iki adadaki "Trafik" pek yoğun değil.
Türkiye'den geçmeye çalışanların çoğu Asya'dan geliyor. İtalya'ya şansını deneyenler Mısır, Sudan, Çad, Somali, Etiyopya ve Eritre gibi Akdeniz'e yakın ülkelerin yurttaşları. İspanya sınırını aşmak için ölümü göze alanlar ise Fas, Moritanya ve Büyük Sahra altındaki "Kara Afrika" ülkelerinin vatandaşları.
Türkiye'de yakalanan veya Ege'de ölen kaçaklarda son dönemde Afrikalılar'ın oranı artmaya başladı. Neden? Çünkü AB ülkeleri Kuzey Afrika kıyılarında devriye dolaşan bir filo oluşturdular. Göz açtırmıyorlar. Yakalananlar ya çöle sürülüp kaderlerine terk ediliyor ya da yine Büyük Sahra sınırında, Mali ile Cezayir arasındaki Tinzavaten vahasında oluşturulan toplama kampına götürülüyor. Oraya "Tanrının uğramadığı yer" deniliyor ve koşulları öylesine ağır ve acımasız ki, kaçaklar çölde ölümü oraya kapatılmaya tercih ediyor.

Sömürgecilerin vebali
Asya vatandaşları işsizlikten, savaştan kaçıyor ama Afrikalılar'ın gerekçesi çok daha vicdan sızlatıcı: Açlık.
500 yıl boyunca Afrika'nın zenginliklerini yağmalayan, kaynaklarını kurutan Avrupa bugün de "Yeni Sömürgecilik" denilen politikalarıyla kara kıtanın iliğini sömürmeye devam ediyor. Örneğin Mali'de çıkarılan altının yalnızca yüzde 20'si ülkeye bırakılıyor, gerisi götürülüyor. Petrolde öyle, uranyumda öyle, bakırda, demirde, kerestede öyle...
O kadarla da kalmıyor Avrupa; kendi çiftçilerinin üretim ve ihracatlarına sağladığı sübvansiyonlarla açıkça tarımda damping politikası uygulayarak, Afrika ülkelerinin tarımını da öldürüyor. BM'nin açlıkla mücadele raportörü Jean Ziegler her fırsatta ve her zeminde çığlığını duyurmaya, vicdanları uyandırmaya çalışıyor: "Afrika'da yetersiz beslenenlerin sayısı 30 yılda 80 milyondan 205 milyona çıktı. Açlık ile kaçak göç arasında doğrudan ilişki var."
Ve Afrika'ya Avrupalılar hiçbir yerden izin veya vize bile almadan girebilirken, Avrupa'ya girmek isteyen Afrikalılar'ı gözünü kırpmadan, insan onuruyla bağdaşmayan aşağılayıcı yöntemlerle püskürtüyor, hatta ölüme terk ediyor.
Oysa İnsan Hakları Bildirgesi, "Tüm insanlar özgür ve onur ve hakları yönünden eşit doğar" diyor, "Beslenme"yi en temel ve vazgeçilmez haklar arasında sayıyor ve ekliyor: "Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır." (Madde 14)
Açlık zulümlerin en büyüğü değil mi?
Gel de Lizbon'daki Avrupa-Afrika zirvesinde meydan okuyan Libya lideri Kaddafi'ye hak verme? Şöyle dedi: "Ya yağmaladığınız zenginlerimizin bedelini ödeyin ya da Afrika'dan kitlesel göçe hazır olun!"