Batı basını Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'i tanımlamak için sözlüklerde "Otoriterliği" çağrıştıran tüm sıfatları eskitti: Diktatör, zorba, despot, firavun, efendi, çiftlik ağası, çar, vs. Kimileri daha ileri gidip "Yeni Stalin", yani "Halkların küçük babası" ilan etti, kimi ise "Leonid Brejnev bile onun yanında demokrat kalır" dedi.
Ama Ruslar'ın ezici çoğunluğu farklı görüşte: Onlara göre Putin, Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra Rusya gemisini sürüklendiği tehlikeli sulardan kurtaran dirayetli bir kaptan. Stalin'den bu yana Kremlin'e gelen en büyük lider. Rusya'ya onurunu ve gücünü yeniden kazandıran adam.
Batı'ya göre Rusya'daki sistemin demokrasiyle yakından-
uzaktan ilgisi bulunmuyor. Adını koymak gerekirse, ülkeyi KGB kökenli istihbaratçıların ipleri sıkı sıkıya tuttuğu "Kaslı bir rejim" yönetiyor. İnsan hakları, çoğulculuk, düşünce ve ifade özgürlüğü, bağımsız ve özgür basın kağıt üstünde bile yok.
Ama Ruslar'ın yine ezici çoğunluğu bu yorumlara omuz silkip geçiyor: Ülkede yapılan kamuoyu araştırmaları, halkın "İnsan haklarının abartıldığı" görüşünde olduğunu, eğitimin ücretsiz olmasını özel yaşama saygıya tercih ettiğini, hayat düzeyinin yükselmesini, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünden çok ama çok daha fazla önemsediğini ortaya koyuyor. Ve "Sizce en önemli haklar neler" sorusunu yanıtlarken "Emekli aylıklarının düzenli ödenmesi" ve "Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma" seçeneklerini en başa koyuyor. "Çok partili siyasal yaşam", "Parlamentoda ve basında çoğulculuk" gibi şıkları ise en sona!
İşte böyle bir Rusya'da 8 yıllık iktidarının sonunda halkın en az yüzde 80'inin desteğini koruyan (Dünya rekoru) Başkan Putin için dün 109 milyon seçmen sandık başına gitti. Seçimin amacı sözde parlamentonun alt kanadı Duma'nın (Millet meclisi) 450 üyesini belirlemekti. Ama asıl hedef, anayasa uyarınca 2008 Mart'ında görev süresi dolduktan sonra bir daha seçilme hakkı bulunmayan Putin'e "Açık çek" vermekti: "Al dilediğini yap. İster anayasayı değiştir, ister yeni makamlar icat et. Ama yeter ki başımızda kal!"
Eski dünyaya dönüş Çünkü Ruslar için, Putin'in ayrılması "Küçük kıyametin kopması" demek. Enflasyonun üç haneli rakamlara ulaştığı, maaşların ödenemediği, insanların madalyalarını yani onurlarını bile sattıkları, o da tükenince dilendikleri, akaryakıt yokluğundan ürünlerin tarlada çürüdüğü, uluslararası platformda Rusya'nın aşağılandığı, ülkenin zenginliklerinin çürümüş Kremlin'e yakın "Oligark" mafyası tarafından yağmalandığı Boris Yeltsin dönemine dönüş demek.
Hayır, Putin gitmeyecek. ABD'nin gücünün dibe vurduğu (Dolar çöktü-çökecek, mali sistemi uçurumun kıyısında, ordusu Afganistan ve Irak cephelerinde kırılıyor, halkın çoğunluğu umutsuzluğun pençesinde kıvranıyor, 2008 seçimleri için
ortaya çıkan adayların hiçbiri ülkeyi bu bataklıktan kurtaracak vizyona sahip değil) bir dönemde, o dünyanın jeopolitik dengelerini değiştirmek, daha doğrusu yeniden dengeye getirmek için kim bilir kaç yıl, kaç dönem daha Rusya'nın tek ve gerçek lideri kalacak.
Ve göreceksiniz, sadece Orta Asya'da ve Kafkaslar'da değil, Sovyetler Birliği'nin nüfuz alanı Doğu Avrupa'da da, bizim coğrafyamız olan Ortadoğu'da da, onun ötesinde Latin Amerika'da da (Bir zamanlar sadece Küba'yla sınırlıydı), ABD'ye kök söktürecek, çok kutuplu dünyayı mutlaka geri getirecek. Çin, Hindistan, Brezilya'nın desteğiyle. Kim bilir belki Türkiye'nin de ama aktif ama el altından katkısıyla. (Siz Rus vatandaşı olsaydınız dün kime oy verirdiniz?)
Ruslar bugün "Ulusun babası"nın doğuşunu kutluyorlar. Yani "Atarus"un. Ve dünya tarihinde yeni bir sayfa çevriliyor. Putin'in damgasını vuracağı yeni bir sayfa. Hazırlanın.
Yayın tarihi: 3 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/03//haber,BDB4F4538E7A4D8495F7379195423184.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.