'Couture'... Kısaca tanımlamak istersek; yüksek dikim teknikleri kullanılarak sadece bir tane üretilen, kumaşından kesimine, yani en ince ayrıntısına kadar mükemmelin yakalanmaya çalışıldığı, yenilikçi, farklı kıyafetler tasarlamak demek. Ve ne yazık ki alıcısı çok az olduğu için; günümüzdeki birçok şey gibi, yok olmayla karşı karşıya kalan, modanın en sanatsal, en emek ve sabır isteyen alanı... Geçen haftalarda Londra'da, Viktoria&Albert Müzesi'nde 'Haute Couture'un Altın Çağı: 1947-1957' adlı bir sergi açıldı. Ve bildiğim kadarıyla bu ay sonuna kadar sürecek. Haute Couture'ün gerçek anlamını, içeriğini, yansımalarını, kullanılışını ve bir zamanlar ne kadar etkili olduğunu göstermek için düşünülmüş; vaktim olsaydı da gidip görebilseydim dediğim bir sergi...
LÜKSE GERİ DÖNÜŞ
İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği dönemde; Avrupa eski refah günlerine dönmeye çalışırken, savaş süresince yokluk içinde yaşayan, modadan uzak kalan kadınlar, savaş sonrası yeni arayışlar içine girmişler. İşte o sırada Christian Dior, haute couture'ü yeni bir bakış açısıyla yorumlayıp, modernize etmiş ve bir nevi savaş sonrası lükse, refaha geri dönüşe işaret etmiş. O yıllarda varlıklı kadınlar, günün her saatine, gün içinde her duruma, mekana göre farklı kıyafetler giyerlermiş. Günümüzde ise böyle bir şey, ne maddi anlamda mümkün ne de yaşam hızımıza uygun. O dönemlerde 200'e yakın modaevi varken, şu anda dünya çapında moda evi sayısı 50'yi geçmiyor. O zamanlar birçok kadın, en azından senede bir-iki couture elbise diktirebilirken, şimdi couture alıcısının, dünya çapında 300 civarında olduğu biliniyor.
MODANIN ANA DAMARI
Haute couture, birçok insanın yaşamına uzak olduğu için ona olan ilginin, dolayısıyla bilginin de yetersiz olduğu bir gerçek. Her şey bir yana couture birçok anlamda tüm modayı besleyen, yenileyen bir damardır. Modaya eklenebilecek, insanlara sunulabilecek her türlü yenilik couture çalışma teknikleriyle çıkar. Bu nedenle her fırsatta yazılarımda, couture'ün modadaki önemininin altını çizmek istiyorum. Çünkü sanat, ruhumuzun içine ne kadar süzülürse gördüklerimizin, anladıklarımızın çok daha farklılaşacağına, güzelleşeceğine inanırım...
Yayın tarihi: 10 Aralık 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/10/gny/hanif.html
Tüm hakları saklıdır.