"Silahlı Kuvvetlerimizle beraber çalışma yapıyoruz" diyen Erdoğan, "Yeni bir çalışmayla dağa çıkışları minimize edebilir, yok edebiliriz. Sonra dağdan inişi de sağlayabiliriz. Yeni bir yasa çıkartılabilir" dedi .
LİZBON
Başbakan Erdoğan, Lizbon yolculuğu sırasında biz gazetecilerle yaptığı sohbette, özellikle PKK'nın taban bağını koparmak için yapılan çalışmaların perde arkasını araladı. Buna göre; önce dağa çıkışları en aza indirmek amaçlanıyor. Hemen ardından da "Dağdakileri nasıl indirebiliriz" sorusunun yanıtı aranıyor.
Çok önemli bir nokta: Bu çalışmalar ve arayışlar Silahlı Kuvvetlerle birlikte yürütülüyor. İşte "ANA" uçağında Erdoğan'la söyleşinin ana hatları:
YENİ YASA HAZIRLIĞI - İl başkanlarına yaptığınız açıklamada eve dönüşten söz ettiniz, yeni bir çalışma mı var? Sözlerinizle TCK'nın 221. maddesine mi vurgu yaptınız? Şimdi daha da geliştirebiliriz. Daha önce de kanun çıkardık ama istifade edenlerin sayısı istediğimiz ölçüde olmadı. O zaman bir direnç ve defans oldu biliyorsunuz. Şu anda çok daha farklı bir noktadayız. Medyanın da katkısıyla daha iyi sonuç alabiliriz.
Yeni bir çalışmayla dağa çıkışları minimize edebiliriz, yok edebiliriz. Sonra dağdan da inişi sağlayabiliriz.
- Muhalefet yine direnç gösterirse... Muhalefet partilerinden zaten direnç gösterenler oldu. Bütçe görüşmelerine bakın. "Silah bırakmaya davet ediyorlar" diyorlar. Bundan daha doğal ne olabilir? Siyasetçi ne yapar? Silaha mı davet eder? Ama biz kimseyle pazarlık yapmıyoruz. "Yasa bu, gel teslim ol" diyeceğiz.
- Yeni bir yasa mı var? Evet, yeni bir yasa çıkartılabilir.
ÜNİTER YAPI KUTSAL - Dağa çıkışı nasıl engelleyeceksiniz? Demokratik açılımlarda zaten sorun yok. İsteyen demokratik mücadele içinde yerini alabiliyor. Ama demokratik mücadele içindekilerin bazıları sınırlarını bilmiyorlar, haklarının nerede bittiğini bilmiyorlar. Bütün dünya terör örgütü diye ilan ederken, onlar bölücü örgüte anlı şanlı kahramanlar diyorlar. Geçenlerde gazetelerde de gördük,
bunlar Türkiye'nin üniter yapısı ile hesap içindeler. Biz Türkiye'nin 780 bin kilometrekarelik bütününde ameliyata asla izin vermeyiz. Açık söylüyorum, bizim üç kırmızı çizgimiz var:
1. Bölgesel milliyetçiliği kabul etmiyoruz.
2. Etnik milliyetçiliği kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı hepimizin ortak paydasıdır. Etnik olarak sen yine Kürt ol ama anayasal kimlik olarak Türk vatandaşısın, bunu da kabul et, bunda senden getiren götüren bir şey yok.
3. Dinsel milliyetçiliği kabul etmiyoruz. Burada laiklik tanımı önem arzediyor. Biz 1982 Anayasası'nın gerekçesindeki laiklik tanımını parti programımıza da aldık, yeni Anayasa çalışmasında da var: "Devlet tüm inanç gruplarına karşı eşit mesafededir." İşte laiklik bunun güvencesidir.
-
Bu çalışmadan askerlerin bilgisi var mı? Tabii var. Bunların hepsini Silahlı Kuvvetlerimizle beraber konuşarak yapıyoruz. Biliyorsunuz önceki Eve Dönüş Kanunu'nu da askerimizin talebi üzerine çıkarmıştık. Terörle mücadelede ne gerekiyorsa, TSK'nın ne ihtiyacı olursa onu yerine getiriyoruz.
ANAYASA, TÜRBAN, YÖK - Yeni anayasayla ilgili türban tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Benim özellikle üzüldüğüm konu şu; anayasa tartışmalarını başörtüsüne niye indirgiyorsunuz? Eğitim özgürlüğü başka bir şey, din ve vicdan özgürlüğü başka bir şey. Zaten pazarda çarşıda bu insanlar arasında bir problem yok. Problem seçkincilerin kafasında. Hizmet alanlar noktasında genelde sorun yok. Gerçi bazı yerlerde son zamanlarda maalesef sorun başladı ama genelde sorun yok. Sorun hizmet veren açısından var. O da kamuda.
Eğitime gelince, ülkemizde eğitim özgürlüğü noktasında kızlarımızın bu sıkıntısının aşılması gerekir diye düşünüyorum. Türban yüzünden kızlarımız eğitim hakkından yararlanamıyor. İmkanı olanlar yurt dışına gidiyor, olmayanlar ilkokuldan sonra eğitimi bırakmak zorunda kalıyorlar. Üniversitede nasıl olsa önüm tıkanıyor diyerek liseye de gitmiyorlar. Ben buna üzülüyorum. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan uygulama başka ülkelere de örnek teşkil ediyor. Bazı Batı ülkelerinde eyalet düzeyinde de olsa "Siz Müslüman ülkesiniz bakın sizin ülkenizde türban yasağı var" diyerek böyle bir uygulamaya gidiyorlar. Bunu bir yerden çözmemiz lazım ama hep beraber çözmemiz lazım. "Rejim elden gidiyor" diyorlar, rejim niye elden gitsin? Bu hepimizin rejimi, hep beraber koruruz.
- YÖK Başkanı'nın görev süresi doluyor sizi ziyaret etmeyecekmiş. Sizin için sürpriz mi? Hayırlısı olsun. Hiç sürpriz değil. Onun bize uğramasına ihtiyacımız yok ama uğrarsa bir tatlı kahve ikram ederiz. Yoksa güle güle. Geldiğinde bize uğramıştı bana bazı sözleri vardı, medya aracılığıyla konuşmayacaktık ama gitti iki gün sonra medyaya demeç verdi.
- Coca-Cola'nın yeni CEO'su Muhtar Kent'i kutladınız mı? Hemen aradım. Yatağından kaldırdım. Gerçi sabah 06'da kalkıyormuş. Bir Türk'ün dünyanın en büyük şirketinin başına geçmesi gurur verici. Muhtar Bey'le eskiden beri görüşüyorduk Türkiye için adeta lobi yapıyordu.
- Coca-Cola'da eski yönetici Cem Kozlu'yla da görüşüyordunuz...
Evet. Cem Bey'e milletvekilliği adaylığı da teklif etmiştik. Yeni başlayan işleri nedeniyle sağolsunlar kabul etmemişti. O da çok değerli kardeşimizdir.
Görüyorsunuz; Avrupa'nın öbür ucunda bile Türkiye gündeminden kopulamıyor.
Yayın tarihi: 9 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/09//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.