Bundan iki ay önce tüm gazete ve televizyon muhabirleri, terör örgütüne karşı operasyonların gerçekleştiği bölgede yerini aldı; hareketli ve yorucu günler yaşadı. Bir kısmı hâlâ orada, bir kısmı ise geri döndü... Ve bize yaşadıklarını anlattılar ..
Bölgede görev yapan gazeteciler için gün, çok erken saatlerde başlıyor; geceler de yine çalışarak geçiyor. Rutin, olaysız geçen bir günün sonunda bile haber ve fotoğrafları gazeteye aktarma telaşı yaşanıyor. Bu esnada gazeteciler bir taraftan kendi işleriyle ilgilenirken, diğer taraftan diğer basın kuruluşlarını takip etmeye devam ediyor. Televizyonlar sürekli açık, telefonlar da çalmaya devam ediyor. En basit bir istihbarat bile bir anda basın merkezine dönüşmüş otelleri karıştırmaya yetiyor. Asılsız olma ihtimali yüksek de olsa her bilgi değerlendirilmeye çalışılıyor. Güneşin henüz yüzünü göstermediği bir saatte yorgun ve uykulu gözlerle odalarından çıkmaya başlayan gazetecilerin bir iki lokmayı kahvaltı niyetine atıştırırken bile konuştukları tek konu, yapacakları işler oluyor. O günkü iş için gidilecek yer uzaksa, binilen aracın koltuğu, yataktan bile daha dinlendirici olabiliyor. Bir istihbarat yoksa bile daha önceki deneyimlere dayanarak, muhtemel haber elde edilebilecek yerlere doğru yola çıkıyorlar. Biz de böyle bir sabahta Şırnak civarında bir askeri manevranın icraasına tanık olunca araçlarımızı durdurup, kameralarımızla manevrayı görüntülemeye başladık. Ama bize doğru koşmakta olan bir tim tarafından durdurulduğumuzda yanlış bir şey yaptığımızı anladık. Bir süre askeri karakola misafir olacaktık anlaşılan. Kısa bir süre sonra ise bir subayla karşılıklı çaylarımızı içiyorduk ki, bölgenin tek kadın televizyon muhabiriyle kameramanı da aramıza katıldı. Demek ki aynı manevra onların da ilgisini çekmişti! Biraz sohbetten sonra beraber haber aramanın daha güvenli olduğunu düşünerek, karakoldan beraberce ayrıldık.
GÜNLER YORUCU GEÇİYOR
Üç otomobil dolusu gazeteci Şırnak'a doğru yola koyulduk. Yolda herhangi bir olayı kaçırmamaya gayret ederek, Şenova'ya kadar geldik. Burada daha önce atv muhabiri Barış Çimen'in tanıdığı bir eve konuk olduk. Evin büyük kapısının önüne geldiğimizde, önce biz, sonra araçlarımız arandı ve eve girdik. Ev sahibi tarafından nazikçe ağırlandıktan sonra bir kahvaltı sofrasına buyur edildik. Kahvaltıda devam eden sohbetten sonra oradan ayrıldık. Yolda sık sık diğer gazetecilerle karşılaşıyor ve ara sıra fikir alışverişinde bulunuyorduk. Çok geçmeden mesleki heyecanları baskın çıkan ekipler, ayrılma kararı aldı. Herkes kendi deneyimlerince haber bulabilmek amacıyla ayrı tarafa yöneldi. Akşam ekipler otele vardığında daha lobide bilgisayalar açılmaya, telefonlar çalışmaya başlamıştı bile... Olaysız geçse de yoğun ve yorucu gün, bir türlü bitmiyordu. Yine otel lobisi, basın merkezine dönüşmüştü. Televizyonlar ve bilgisayarlar açık; gözler de sürekli rakip kuruluşların muhabirlerindeydi. Bir taraftan da gece hâlâ sahada olan ekiplerle irtibat devam etmekteydi. Ve anlaşılan gün, gazeteciler için bir türlü bitmeyecekti...
Yayın tarihi: 9 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/09/pz/haber,9F3D3A66054A4F8CA14BBA8EFBCCBDA4.html
Tüm hakları saklıdır.