Mahir Kaynak film ve dizilerde oynaması için teklifler aldığını anlatıyor 'of the record' ve ekliyor: "Herhangi bir teklif aldığımda çocuklarıma danışırım çünkü benim yüzümden çok bedel ödediler..."
Yapayalnız bir hayat yaşadım
İLİŞKİLİ HABERLER
Yapayalnız bir hayat yaşadım
- Siz iktisat fakültesinde asistanlık yaptıktan sonra MİT'e girdiniz. Sizi o kapıdan sokan neydi?
- İktisat Fakültesi'ne ben büyük bedeller ödeyerek girdim. Askeri lisede okudum, mezun oldum, sonra ayrıldım, iktisatçı oldum, sonra özel teşebbüste çalışmaya başladım. Sonra orada aldığım maaşın dörtte biriyle üniversiteye girdim. Fakat üniversiteye girdikten sonra, gördüm ki siyaset bilimin önünde... Ben solcu olarak tanınıyordum, aslında solculuğu da doğru dürüst bilmiyorlardı.
- Siz gerçek anlamda biliyor muydunuz peki?
- Öğrenciyken Cemil Sait Barlas Bey'in çıkardığı Pazar Postası'nda sorumlu yazı işleri müdürlüğü yaptım. Dergide de sağ, sol, Marksizm, sosyal demokratlar tartışılıyordu, bu nedenle biliyordum.
- Yani mimlenmiş miydiniz solcu olarak?
- Evet. O yüzden asistan olduktan sonra Fen Fakültesi'nde matematik tahsil etmeye başladım; matematiğe kimse karışmaz, siyasetin dışında diye düşünmüştüm... Ama MİT'ten görev teklif ettiler.
- Niye siz?
- Öğrenciler tarafından sevilirdim; bir liderlik vasfım vardı.
- Sevilen bir öğretim görevlisiydiniz ama öğrencilerinizi, öğretim görevlisi arkadaşlarınızı sattınız, öyle mi?
- Hiçbirini satmadım!
- Pardon ne teklif ettiler size?
- MİT'te danışman olmamı teklif ettiler. Ama ben anladım vaziyeti, danışmanlık dedikleri ajanlıktı. Satmak dediniz... Ben bir tek öğretim görevlisi ve öğrenci hakkında istihbarat yapmadım...
- Ama sizden bu bekleniyordu...
- Hayır 'Yapmam,' dedim; ben darbeyi takip ettim. 12 Mart'ta bir sürü üniversiteden bir sürü öğretim üyesi içeri alındı, İktisat Fakültesi'nden tek kişi alınmadı. Hiç mi yoktu solcusu molcusu? Çünkü teşkilatla pazarlık ettim, 'Burada bir kişiyi gözaltına alırsanız, bir tanesi kötü muameleye maruz kalırsa benden bilirler, hepsinin bedelini ben öderim,' dedim.
- Ne kadar sürdü ajanlık göreviniz?
- 4.5-5 sene sürdü, sonra deşifre oldum.
- Nasıl deşifre oldunuz?
- Senatoda Osman Köksal'ın dokunulmazlığı kaldırılacaktı, gerekçe olarak cuntacı olduğunu söylediler, benim de bunu takip ettiğimi açıkladılar.
- Sonra? Ajanlık yapan birine nasıl baktılar?
- Şunu söyleyebilirim, Türkiye'de en kötü şöhretlerden bir tanesiydi bu. Herkes tarafından tamamen dışlandık, yapayalnız bir hayat yaşadık.
- Çok zor... Nasıl üstesinden geldiniz?
- Tabii zor... Devlet sizi korumalı ama devlet de dışladı. Çünkü ben deşifre olduktan sonra devlete hakim olan güç, mücadele ettiğim güçtü. Teşkilatın içinde bir gün yüksek sesle şunu söyledim; 'Biliyorum ben bir esirim ama esir bir generalim, bana esir er muamelesi yapmayın...'
- Ama ajanlık hikâyenizden sonra MİT'te kadrolu olarak çalıştınız...
- Genelde kızak görevlerde vakit geçirdim. Çok kabiliyetsiz olduğum, istihbarattan falan anlamadığım için 'Bunu bir kenarda tutalım,' dediler. (gülüyor)
İLİŞKİLİ HABERLER
Yapayalnız bir hayat yaşadım
Yayın tarihi: 9 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/09/pz/haber,0138E0D99FE94108A0D065E242CE18AB.html
Tüm hakları saklıdır.