kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Basın hürriyeti ve patron menfaati

Lütfen arkadaşlar... Kimse, bir diğerine, ahlâk dersi vermeye kalkışmasın. Türk basınının hürriyeti, patronların menfaatleri ile sınırlıdır .
Şimdi, Doğan medya grubundan bazı yazarlar, bize, satıştan sonra, yazıişlerinin özgürlüğünün teminat altında olup olmadığını soruyor. Sizlerinki ne ölçüde teminat altındaysa, bizlerinki de öyle.
Keşke gazete yönetimine patronlar hiç müdahale etmese, özellikle manşetlere karışmasa! Benim yaşadığım tecrübeler, şimdilik, her yayın kuruluşunda, menfaat ilişkilerinin yönlendirici olduğunu gösteriyor. Elbette patron, günlük akışın içinde değildir, her manşetten haberdar da olmaz; ama kritik noktalarda mutlaka ona bilgi verilir.
Birbirimize dürüst davranalım . Diyelim ki, patron hiç karışmadı; bu defa da, yazıişleri mensuplarının sempatileri, antipatileri, dostlukları, siyasi eğilimleri, belki de küçük menfaatleri yayını etkilemeyecek mi? Muhabirden genel yayın müdürüne ve köşe yazarına kadar her şey hassas dengeler üzerine kurulmuştur. Babıali'de " ilişki ", çoğu kere "liyakat "tan önemlidir.
Çalık Grubu adına ihaleye katılan Hukuk Müşaviri Serhat Demir, medyaya niçin ilgi duydukları sorusuna reklam pastasının büyüyeceğini, meseleye ticari açıdan baktıklarını söyledi. Bu cevap tatmin etmemiş olacak ki, Milliyet'ten Hasan Cemal arkadaşımız, Ahmet Çalık'a, SABAHatv Grubu'nu alma sebebini soruyor: "En iyi televizyon kanalını, en iyi gazeteyi mi yapmak istiyorsunuz, yoksa Ankara'da siyasal nüfuzunuzu artırmak mı? Gazete ve televizyon bir amaç araç sizin için?"
Hatırlıyorum, bu soru Erkekçe dergisi tarafından Milliyet gazetesini satın aldığında Aydın Doğan'a sorulmuş, o da " Buzdolabı fabrikası da alabilirdim. Hem kar getirdiği hem de itibar sağladığı için Milliyet'i aldım demişti.
Tabii seneler içinde Aydın Doğan pişti; olgunlaştı. Zor dönemlerde köşe yazarlarına sahip çıkabildi. Artık, duayen oldu. Küçük menfaatlerin peşinde koşmayacak kadar güçlendi, zenginleşti. Onu, sadece, çok büyük menfaatler etkileyebilir. Hatta, canına tak ederse, büyük menfaatlerini bile görmezden gelebilir.
Henüz 28 Şubat'ın ayıplarını üzerlerinde taşıyan bazı meslektaşların, bize ders vermeye kalkışmasını hayretle karşılıyorum. Her halde hafıza-ı beşer nisyan ile malul diye düşünüyorlar.
Kendilerine, Ziya Paşa'nın ünlü beytini hatırlatayım " Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat./ Bin türlü teseyyüp (ayıp) bulunur hanelerinde."