kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan Prof. Dr. Şenel Boydağ Doç. Dr. İskender Hikmet Doç Dr. Serkant Ali Çetin

Kaza gecesi rüyama girdiler

Kaya GENÇ
Doğuş Üniversitesi'nin de kaybı büyük. Facianın en inanılmaz tarafı ise düşen uçağa son anda binmeyen dekan yardımcısı Serkant Ali Çetin'in olacakları rüyasında görmüş olması..
İLİŞKİLİ HABERLER
Kaza gecesi rüyama girdiler
Acıbadem'deki Doğuş Üniversitesi'nin kampusünde büyük bir vardı. Zaten basit bir istatistik bilgisi bile, kaybın boyutlarını göstermeye yetiyordu: Doğuş Üniversitesi Fen Bilimleri Bölümü, Prof. Dr. Şenel Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan'ın ölümüyle, dokuz hocasından üçünü yitirmişti; üstelik Prof. Dr. Şenel Boydağ, üniversitede bölüm başkanı olarak görev yapıyordu. Hakkında konuşan herkesin, sözleşmişçesine 'melek' olarak adlandırdığı İskender Hikmet'ten fizik dersi alan Gülce Düdek, onunla ilgili olarak şunları söylüyor: "Çok temiz yürekli, alanında gerçekten uzman, herkesin bayıldığı bir insandı. 'Hocam n'olur, erken bırakın bizi, yapmayın etmeyin!' derdik bazen. O da ciddi bir ifadeyle suratımıza bakıp: 'Ben burada 50 dakikanın ücretini alıyorum, bu istediğiniz mümkün değil,' der ve gülerdi." İskender Hikmet'in odasının önündeyiz. Fransa'da Joseph Fourier Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktorasını da aynı üniversitede tamamlayan 43 yaşındaki Hikmet, kuruluşundan bu yana Doğuş Üniversitesi'nde çalışan bir isimdi. Ailevi sebeplerle son anda Atlasjet uçağına binmeyen Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Serkant Ali Çetin'in de vurguladığı gibi, üniversitenin kuruluşunda ve fen bölümünün oluşumunda elini taşın altına koyan ilk isimlerdendi Hikmet. Kapının üzerine yapıştırılmış fotoğrafının altında, üzerine çiçekler yerleştirilmiş vaziyette İskender Hikmet'in ders programı duruyor. Atlasjet kazasının şaşkınlığıyla herkesin televizyon başına geçip son gelişmeleri seyrettiği cuma günü ise, İskender Hikmet'in ders vermediği yegane gündü.

ODASINA YERLEŞEMEDİ
Daha dün aynı koridorda yürüdüğü ve birlikte kahve içmeye gittiği dostunun ölüm haberinin şaşkınlığıyla, çevreye ifadesiz bir suratla bakan Murat Sayım; kazada hayatını kaybeden Mustafa Fidan'la aynı odayı paylaşmaya hazırlanıyordu: "Benim odamdaki arkadaş onun odasına gidecek, Mustafa da benim odama gelecekti, aynı odayı paylaşacaktık. Sabah geldim, bu odada öğrendim ki Mustafa ölmüş." Mustafa Fidan'ın verdiği derslerin sınav sonuçları ve programını yayınladığı internet sayfasında ise, genç akademisyenin hayran olduğu büyük fizikçi Einstein'ın evrenin gizemini öğrenme isteğini ifade eden şu sözleri yer alıyordu: "Ben Tanrı'nın bu dünyayı nasıl yarattığını bilmek istiyorum. Oraya buraya serpiştirilmiş olaylarla, bilmemne elementinin spektrumuyla ilgilenmiyorum. Ben onun düşüncelerini bilmek istiyorum; çünkü onun düşünceleri dışında her şey birer detaydan ibarettir."

ALTI DOSTUMU KAYBETTİM
Anma toplantısında birer 'bilim şehidi' olarak bahsedilen akademisyenlerin arkasından Serkant Ali Çetin kısa bir fizik ve hayat dersi verdi. "Daha konforlu bir araba, plazma televizyon istiyorsunuz, uçakla bir yere daha çabuk gitmek istiyorsunuz... Bunların hepsini sağlayan şey bilim. İnsanoğlu olarak 'nasıl'ın cevabını bulursak, hayatımızı kolaylaştıracak şeyleri yaratabiliyoruz. Ben yitirdiğimiz bu altı fizikçinin anısına size bilim ışığından daha iyi faydalanmanız için bundan sonra da elimizden geleni ardımıza koymayacağımıza söz veriyorum." Anma toplantısından ayrılırken, her birini ayrı ayrı tanıyıp sevdiği fizikçiler hakkında daha fazla konuşmak istemediğini söyleyen Çetin'in gerekçesi çok anlaşılırdı: "Kusura bakmayın, ama daha önce hayatımda hiç altı dostumu aynı günde kaybetmemiştim." Yitirdikleri akademisyenler için açtıkları taziye defterlerinin önünde, öğrenciler bir daha görme imkânı bulamayacakları hocalarını kelimelerle anmaya çalışıyorlardı.

TİYATROCU MU OLACAKSIN?
Murat Sayım, Lefkoşa doğumlu İskender Hikmet'le dostluğunu şöyle anlatıyor: "Birkaç gün önce ona beş CD verdim, bir tanesi Ercan Irmak albümüydü, daha çok ney dinlemeyi severdi. 1997'de yeni girmiştim üniversiteye, tiyatro kulübümüz vardı. Tiyatro provası yapmak için hocadan izin almak gerekiyordu; İskender, dersini alan öğrencilerle 'Siz tiyatrocu mu olacaksınız?' diyerek dalga geçerdi, ama oyunu sahneye koyduğumuz gün de gelip bize destek verdi. Mustafa 15 Eylül'de evlenmişti. Şenel Boydağ'ı ise, ne zaman görsem içimden gülümsemek gelirdi. Çünkü duruşuyla ve kişiliğiyle insanı gülümseten biriydi."
Haberin fotoğrafları