Neyse, geçelim...
Bugün Meclis'in demokratik itibarını, "
yükseltme " ne kelime, "
katlama " fırsatı, parti liderlerinin ve milletvekillerinin önünde duruyor.
Fırsatın adı '
Kürt sorunu'!
Eğer bu Meclis, Türkiye'nin Kürt meselesini çözebilirse tarihe geçer.
2007 ya da
2008 adeta milat olur.
Ancak bazıları, bu fırsatı elinin tersiyle itmeye kalkışıyor. Mesela
DTP'nin Grup Başkanı, Mardin milletvekili
Ahmet Türk, Başbakan
Erdoğan'ı eleştirmiş.
Eleştirsin tabii. Muhalefet etsin. Fikrini söylesin. Taleplerini açıkça ortaya koysun.
Ancak Ahmet Türk'ün bir sözü var ki canımı sıktı. Şöyle diyor:
" Bizim Meclis'te gözümüz yok . Düşüncelerimizi inançlarımızı ifade edecek zemin bulamazsak, bu zemin yaratılmazsa, insanlarımızın oyuna saygı gösterilmezse, biz burada olmayız. Ne
Anayasa Mahkemesi'nin açtığı dava, ne savcıların hazırladığı
dokunulmazlıklar etkili olmaz. Cezaevinde yatmasını da biliriz."
Ahmet Türk'ün kaygılarını, tepkilerini, sıkıntılarını anlıyorum elbette. (Tabii katılmadığım yönler de var.)
Ama
" Bizim Meclis'te gözümüz yok " lafını bir daha ağzına almamalı. Hiçbir şartta bunu dememeli.
Eğer bu ülkenin vatandaşıysan... Eğer siyaseti halka dayanarak, ondan aldığın demokratik güçle yapmak niyetindeysen...
O zaman Meclis'te gözün olacak arkadaş!
Sana "
Git buradan " diyene,
" Sen ne hakla böyle konuşursun... Burası benim Meclisim... Beğenmiyorsan sen git " diyeceksin.
Aksi halde... Mesela
PKK tasfiye edildikten sonra... Kürt vatandaşların meşru ve demokratik haklarını, özgürlüklerini nasıl savunursun?
Yayın tarihi: 28 Kasım 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/28//haber,434CB042B4EE4AD1A36935BB2F2C3D21.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.