kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Kasım 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Kürtler, DTP ve şahinleşme

Geçen hafta Başbakan Erdoğan 1993'ten beri yapılan en önemli ve en akılcı açıklamalardan birini yaptı ve DTP'nin kapatılmasını yanlış bulduğunu dile getirdi. Üstelik, Erdoğan'ın açıklaması daha sonra partisi tarafından desteklenirken daha da genişletildi. Başka milletvekillerine tanınan bir hakkın DTP milletvekillerinden esirgenmesinin kabul edilemeyeceği söylendi. Buna rağmen DTP'nin kapatılması için bir dava açıldı. Böyle bir davanın açılmasını çok yönlü irdelemek gerekir.

Kürtler ve DTP
Kürtlerin 2007 seçimlerinden sonra önemli bir kavşağa geldiği anlaşılıyordu. Güneydoğu Anadolu'da AKP'ye yönelen oylar ve ardından referandumda çıkan "Evet" oyu yüzdesi bu insanların yeni bir oluşum ihtiyacını ifade ediyordu. Yeni arayışın ne olduğu da sır değildi. Bölge o güne kadar kendisini yönetmiş, yönlendirmiş olan Öcalan faktöründen kurtulmak istiyordu.
Seçimin hemen sonrasında parlamentoda grup oluşturan DTP art arda büyük hatalar yaptı. O hataların belkemiğini siyaset üretememek meydana getirdi. Toplumun ılımlı çoğunluğuyla zıtlaşmanın, başlayan PKK saldırılarının, getirilen yeni önerilerin nereden kaynaklandığı ve hangi amaca yönelik olduğu anlaşılıyordu. Öcalan, devleti köşeye sıkıştırmak için radikal bir politika ortaya koymaya başlamıştı.

Türkler ve DTP
Burada bir noktayı yeniden vurgulamaya bilmem gerek var mı?
DTP ile PKK arasındaki ilişkiler, mutlaka rahatsız edici ama bir sır değil. Bu insanların bir bölümünün zamanında dağda çarpışmış olması da bir gerçek. Bu, Türkiye'nin tarihi . Şimdi bir karar vermek gerekiyor: Türkiye bu tarihi sırtlanarak, elbette terörü olanca gücüyle yok etmek şartını yerine getirerek, demokratik bir yaklaşımla çözecek. Bu, dışına çıkılmaz bir koşul.
Buradaki detay şu.
DTP söz konusu ettiğimiz demokratikleşme ilkesini yerine getiremedi. Terörle arasına sınır koyamadı. Buna rağmen bu parti devam etmelidir. Çünkü devam ederse ve bu partinin söz hakkı korunursa, bir süre sonra ikna olacakedilecek ve PKK terörüne karşı çıkması sağlanacaktır. Çünkü, Türkiye'de terörle müttefik olarak yürüyen, terörü araç olarak benimseyen bir siyasetin kitlesel olarak yaşama şansı yoktur.

Ne yapmalı?
Türkiye, son olayların ardından gerek Kuzey Irak, gerek PKK, gerekse de ABD konusunda elini güçlendirdi. Çünkü, Amerika'yı PKK desteği konusunda suçüstü yakaladı. Bu şartlar altında bu ülkenin Türkiye'ye söyleyeceği daha fazla bir şey yok. PKK geriletiliyor, bir süre sonra da büsbütün çaresizleşecek.
Bu ortamın yarattığı özgüven, bana göre, DTP gibi bir partinin üstüne gitmeyi değil, onu devam ettirmeyi öngörür. DTP'den yararlanarak Türkiye Kürt sorununun çözümünde çok ileri adımlar atabilir. Tarihsel ve kalıcı bir barış başarısı elde edebilir.
Bu gerçek ortadayken, DTP'nin kapatılması tam da o parti üstünde eli olanların beklediği radikal zıtlaşma kapısının aralanmasıdır. Türkiye 1990'larda bu hatayı yaptı. Aynı hatayı bir daha tekrarlamak çılgınlık olur.
Yargının işine karışılmaz; ama siyasetin doğrusuyla yargının doğrusu her zaman kesişmiyor işte!