Arkadaşları, korkunç bir cinayete kurban giden Meredith’i kentin katedralinde mumlar yakarak andı.
Bir cinayetin perde arkası
Yasemin TAŞKIN / SABAH / Roma
Perugia'ya iki ay önce gelen 22 yaşındaki İngiliz öğrenci Meredith, 1 Kasım'ı 2 Kasım'a bağlayan gecede kendi evinde hunharca öldürülürken, ev arkadaşı Amerikalı Amanda Knox ve sevgilisi İtalyan öğrenci Raffaele Sollecito da gözaltına alındı. Melek yüzü ve şeytani cazibesi ile hapishanede bile bir hayran kitlesi yaratan Amanda Knox ise Perugia'nın trendy barlarından Le Chic'in sahibi, 38 yaşındaki Kongolu Patrick Diya Lumumba'yı cinayetle suçlayarak hapse sürükledi. İtalyan polisi, gözaltına alınan şüphelilerin avukatları, soruşturmayı yapan Perugia Savcılığı ve adli tıp raporları, her gün bir öncekinden farklı verileri ortaya koyarken; Amanda Knox'un şimdiye kadar verdiği birbirinden farklı dört ifade de olayı daha karmaşık hale getiriyor. Özellikle İngiliz ve Amerikan basınının akın ettiği Perugia'da tüm bu gelişmelerden en çok rahatsız olanlar ise şehir sakinleri. Çünkü Perugia; son 30 yılda yüz binlerce gencin İtalyanca öğrendiği Yabancılar Üniversitesi sayesinde de adını duyurmuş, AB'nin üniversiteli gençler için uygulamaya koyduğu Erasmus değişim projesi ile daha da canlanmış küçük bir kent.
Meredith o gece ne yaptı?
22 yaşındayken ailesini ve üç kardeşini bırakarak İtalya rüyası ile Perugia'ya gelen ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kayıtlı olan Meredith'in yaşadığı mekânları gezerken, haftada üç-dört kez ve son olarak da Halloween (Cadılar Bayramı) partisinin verildiği 31 Ekim akşamı uğradığı bar La Tana dell'Orso'ya (Ayı'nın Yuvası) gittik. Barın sahibi Arjantinli Signor Esteban, Meredith'i güler yüzlü, aşırılıkları olmayan, normal bir genç kız olarak tarif ediyor. Esteban, Meredith'in evini paylaştığı Amerikalı Amanda'yı ise o gece hiç görmemiş. Meredith'in bu bar dışında gittiği diğer bir eğlence mekânı da Merlin. Merlin'de limonlu votka içtiği söylenen Meredith, daha sonra arkadaşları ile bir diskoya gitmiş. Meredith'i son gören ise yakın arkadaşı Sophie. Genç kız, 1 Kasım günü Sophie'nin evinde The Notebook adlı aşk filmini seyredip pizza ile karnını doyuruyor, saat 21.00 gibi de "Çok yorgunum," diyerek kendi evine gidiyor. Meredith, Sant'Antonio yolunun aşağısında, iki katlı eski bir köy evinde oturuyordu. İnsan bu kadar ıssız bir yerde, bir gece bile geçirmeye cesaret edemeyebilir... Kuzeyde kalan Ponte Rio vadisine açılan bu güneş görmeyen vadide, gri duvarları, yeşil panjurları ile cinayet mekânı terk edilmiş şekilde duruyor şimdi. O gece Meredith'in çığlıklarını saldırgan(lar) dışında kimsenin duyamayacağı da aşikâr. Genç kızın şanssızlığı -ya da canilerin hesapları- cinayet gecesi, alt katta oturan üç erkek öğrencinin Cadılar Bayramı nedeniyle kendi şehirlerine dönmüş olması...
Katilini tanıyordu
Önce cinsel saldırıya uğrayan, ardından da boğazı bıçakla kesilen Meredith'in katili tanıdığı, yapılan ilk tespitlerden biri. Polisin yaptığı olay kurgusuna göre evin kapısı zorlanmamış, Meredith katiline kapıyı açmış. Cinayet saatini defalarca değiştiren polis son olarak, kurbanın midesindeki pizzanın geçirdiği hazım evresine göre 1 Kasım akşamı saat 22.30 ile 00.30 arasında gerçekleştiğini belirtiyor. Polisin tahminine göre katil genç bir adam. Cinayeti işledikten sonra tüm izleri silmeye çalışmış, ellerini kurbanın banyosunda yıkadıktan sonra polisi şaşırtmak için bir mizansen ortaya koymuş. Meredith'in odasını içeriden kilitledikten sonra camdan kaçıp, bir başka odanın camını kırarak eve bir yabancının habersiz girdiği izlenimini yaratmış. Kaçarken Meredith'in iki cep telefonunu da götüren katil, bunları bir villanın bahçesine atmış. Villa sahibi kadın, 2 Kasım sabahı saat 10.00'da bahçesinde çalan cep telefonlarını bulunca polisi çağırmış. Polis, Meredith'in evine ulaştığı anda ise genç kızın ev arkadaşı Amanda ve sevgilisi Raffaele Sollecito'nun çağırdıkları bir başka polis ekibi ile karşılaşmış.
Bütün gözler Amanda'da
Perugia'ya Amerika'nın Seattle eyaletinden gelen Amanda Knox, bu dehşet hikâyesinin en çok ilgi çeken ismi. İnternette yayınlanan blogunda polisiye hikâyeler yazan, üniversite çevresinde sadece erkeklerle arkadaşlık ettiği ve kızları utandırmaktan büyük bir zevk aldığı vurgulanan Amanda'nın, ikinci evliliğini genç bir adamla yapması nedeniyle annesinden nefret ettiği de günışığına çıkan bilgilerden. Amanda, çevresi ve İtalyan basını tarafından Temel İçgüdü filminde Sharon Stone'un canlandırdığı karaktere benzetiliyor: Güzel, cazibeli, acımasız, manipülatör. Amanda'nın sevgilisi Raffaele Sollecito ise bu hikâyenin 'aptal sarışını' rolünde. Puglia bölgesinden zengin bir ailenin çocuğu olan Sollecito'nun babası, adli tıpta çalışmış bir doktor. Raffaele, Perugia'da dört yıl bir öğrenci evinde kalıyor. Bilgisayar bölümünden mezun olacağı yıl ise tek başına eve çıkıyor ve cinayet soruşturmasını yapanlar, onun son bir yıldaki yaşamını "Disko, uyuşturucu ve kızlar," şeklinde tanımlıyor. Amanda, cinayetten iki hafta önce Raffaele'yle bir konserde tanışıyor ve beraber olmaya başlıyor. O günden itibaren de Amanda, sık sık sevgilisinin evinde kalıyor. Amanda'nın İtalyanca öğrendiği okul dışında diğer bir meşgalesi de haftada birkaç gece çalıştığı Kongolu Patrick Lumumba'nın Le Chic adlı barı. Perugia'da Lumumba hakkında olumsuz konuşan birilerini bulmak zor. Polonyalı bir eşi ve bir çocuğu olan Lumumba'nın tam bir entegrasyon örneği olduğu herkesin dilinde. 1988'den beri Perugia'da yaşayan Lumumba'nın hiçbir zaman şiddete başvurmadığı söyleniyor.
Yayın tarihi: 18 Kasım 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/18/pz/haber,22BDADBCE84E4EC19592C27432D80531.html
Tüm hakları saklıdır.