ABD'nin hedefi

Bush-Erdoğan zirvesinden operasyon çıkmadı. Tamam... ABD Başkanı,
"PKK terör örgütüdür" demekle yetinmedi; "PKK, Amerika'nın düşmanıdır" cümlesiyle, bir anlamda, kendisini terör örgütüyle mücadele yükümlülüğü altına soktu. Ama, Kuzey Irak'a yönelik bir harekâtın şimdilik rafa kalktığı anlaşılıyor. Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle, "Göbeğimizi kendimiz kesemeyeceğiz." Ya ne olacak? ABD ve Türkiye, en üst düzeyde askeri bir mekanizma kurdu. ABD Irak güçlerinin komutanı David Petraeus, ABD ve Türk Genelkurmay 2. Başkanları James Cartwright ve Org. Ergin Saygun sürekli temas halinde bulunacaklar. Bu durumda, "Top askerlerde" diyebiliriz. ABD, "Anlık istihbarat" verecek. Bu hususu da açalım. Meselâ, bir PKK'lı grup sınırda Türkiye'ye sızma yolundaysa, anlaşılan, verilen istihbarat sayesinde Türkiye ABD ile veya tek başına nokta operasyonuna girişebilecek.
Peki Barzani ile ilişkiler nasıl gelişecek? Bush'un, Barzani'yi hedef alacak bir operasyonu onaylamadığı ortada. Tayyip Erdoğan'ın, birkaç defa,
"Amaç PKK, katiyen hedefimizde siviller yok" sözünü tekrarlaması da, bu konudaki mutabakatı gösteriyor. Bush, Barzani ile PKK'yı ayırdı. Barzani'nin PKK'ya göz yumduğunu bile bile, biz de, ayırmak zorunda kaldık. Oysa Milli Güvenlik Kurulu k ararında, "Teröristlere yardım yataklık yapanların da hedefte olduğunu" açıklamıştık. Zaten, "Barzani'ye güveniyor musunuz?" sorusuna Başbakan'ın verdiği cevap da, PKK ile mücadelenin Barzani'ye karşı değil, Barzani ile beraber gerçekleşeceğini ortaya koydu; Tayyip Erdoğan "Barzani'ye güvenmek zorundayız" dedi.
Erdoğan, kampların dağıtılması, lojistik desteğin kesilmesi, elebaşıların yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesi gibi hususların konuşulduğunu söyledi ama, Bush, bu konularda bir mutabakat sağlandığını ifade etmedi. Barzani'yi suçlayıcı bir tavır içine de girmedi. Anlık ve sürekli istihbarat sağlanacağını tekrarlarken, sadece PKK'ya yönelik nokta operasyonlarına yeşil ışık yaktı.
ABD, PKK'nın bitirilmesini değil, Türkiye'ye sızmamasını hedefine koydu.