kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Kasım 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Ya Pakistan olsaydık?

İyi ki Türkiye Pakistan değil; iyi ki Tayyip Erdoğan da Pervez Müşerref değil. Pervez Müşerref, Anayasa Mahkemesi'nin hakkında vereceği kararı durdurmak için, heyetteki bütün isimleri ev hapsine aldı. Anayasa Mahkemesi, Müşerref'in, Genelkurmay Başkanlığı'nı bırakmadan katıldığı 6 Ekim'deki başkanlık seçiminin, yasal olup olmadığını karara bağlayacaktı. Pakistan gibi ülkelerde, halk, liderleri yüzünden ele güne rezil oluyor. Bu diktatörlerin gerekçeleri de hazır: Ülke kaosa sürükleniyordu; toplumun huzur ve güveni tehdit altındaydı vs...
Şimdi gelelim Türkiye'ye... Hükûmet, Hakkâri'nin Dağlıca bölgesindeki PKK saldırısından sonra, Radyo Televizyon Kanunu'nun 25. maddesine dayanarak, kamu düzenini, halkın moral değerlerini ve toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen, güvenlik güçlerini zaaf içinde gösteren radyo ve televizyon yayınlarının yasaklanmasını RTÜK'ten talep etmişti. Danıştay, RTÜK'ün aldığı yasak kararını, "Sınırları ve ne tür yayınların kastedildiği açık ve somut bir biçimde ortaya konulmamıştır" gerekçesiyle durdurdu.
Erdoğan, Danıştay'a tepki gösterdi: "Terörün o acımasız sahnelerini sergileyen görsel medyaya karşı, ülkemizin birliği beraberliği için adım atıyoruz; bize verilen bir hakkı kullanıyoruz. Malûm televizyon kanalı (Kanaltürk kastediliyor) müracaat ediyor ve bakıyorsunuz farklı bir kurum (Danıştay kastediliyor) o müracaat doğrultusunda karar alıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bunun benzerini göremezsiniz. İşte bıçak buraya dayanıyor. Terörle ilgili yayınlara bütün kurumlar hassasiyet göstermeli. Göstermezlerse, işte biz burada farklı düşünmeye başlarız. Yani bu, hükûmete karşı tavır takınma anlamına gelir."
Burası Pakistan, Tayyip Erdoğan da Pervez Müşerref olsaydı, fazla lâfa gerek yok deyip, Danıştay'ı kuşatıverirdi.
Şaka bir yana, Danıştay burada haklı. Gerçi RTÜK yasasının 25. maddesi , "Milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması kuvvetle ihtimal dahilinde ise, Başbakan veya görevlendireceği bakana yayın durdurma" hakkını veriyor. Ama Danıştay'ın da altını çizdiği gibi, hükûmet, yasağın muhtevasını açık ve somut bir biçimde belli etmemiştir. Şehit sayısını açıklamak mı, cenaze törenlerini göstermek mi, yoksa Barzani'yi kınamak mı bu kapsamın içindedir? Türk ve Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında ortaya çıkan ufak tefek hadiseler ya da DTP'nin Apo'yu öven cümleleri kamuoyuna duyurulmamalı mıdır? Bu kadar belirsiz bir yasak, sansürden başka bir şey değildir.
Diktatörler ülkenin yüzkarası oluyor; halkı da dünya kamuoyunda mahcup duruma düşürüyorlar.