Sürekli okurlarım farkındadır; başlıklarla oynamayı severim. (
Sürekli okumayanlar da farkındaymış gibi yapsınlar, beni bozmasınlar!) Ancak Fatih Akın'ın 'Yaşamın Kıyısında' filmini anlata anlata bitiremeyeceğim yazımın bu bölümünde; sadece filmin adını yazmak istedi deli gönlüm. Yazının devamını okumak istemeyenler için, geri kalan bölümün özetini çıkarıyorum: "Film süper, gidin izleyin!" Yazımın sonuna kadar benimle kalacak olan okurlarımla ise şu tespitlerimi paylaşmak istiyorum; Nurgül Yeşilçay'ın öfke ve acı dolu gözleri ile Fatih Akın'ın lensinden gösterişsiz, gereksiz süslerden kaçınılan bir İstanbul silüeti izlemenin tadına varamadım. Akın, İstanbul'u bizim gözlerimizle, her sabah yaşadığımız haliyle yansıtmayı başarmış. İnsanı bazen çok acıtan farkındalık duygusu, beyazperdeye elinizi uzatsanız dokunacak gibi olacağınız hayatlar ve yaşamın kıyısında olma hali... Sesler belirginsizleştikçe, gözümüzü daha çok acıtan yüzler. Çizgi roman ustalarının deyimiyle; Fatih Akın gereksiz taramalardan kaçınmış!
Yayın tarihi: 6 Kasım 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/06/gny/haber,F41A6FB6DBBE4C438B4539F4FC94F7EA.html
Tüm hakları saklıdır.