Tom Hanks'in oynadığı
Terminal filmini hatırlarsınız... Doğu Avrupa'nın bilinmeyen, ufak bir ülkesinden gelen adam, yolculuğu sırasında memleketinde ani bir darbe olunca, pasaportu ve kimliği geçerliliğini kaybettiği için havaalanında kalır! Haftalar, aylar, yıllar geçer, ancak bürokratik bir çözüm bulunamadığı için 'hiçbir yere ait olmayan' Viktor Navorski'nin evi, havaalanı olur! Bu senaryo, aslında gerçek bir hikayeden ilham alınarak yazılmıştı: Pasaportu ve mülteci belgeleri kayıp olduğu için yıllarca Charles De Gaulle Havaalanı'nda yaşayan İran asıllı Merhan Karimi Nasseri'nin ilginç hikâyesinden. Nasseri hiçbir ülkeye giremediği veya gönderilemediği için, tarafsız bölgede, yani havalalanında, yıllarca yaşamış, orada uyumuş, yemek yemiş, yıkanmış, tıraş olmuş, gazete okumuş, sosyalleşmiş ve dünyaca ünlü hale gelmişti.
SUÇLARI GEVİŞ GETİRMEK Ne yazık ki 24 gündür İstanbul'da gümrük alanında yaşayan beş ceylan, o kadar dayanıklı olmayabilir! Okumuşsunuzdur. Bu beş ceylan bir hayvanat bahçesi için 900 adet başka hayvanla birlikte Hollanda'dan ithal edildi. Diğer hayvanlar gümrükten geçti, fakat ceylanlar 1997'de çıkan deli dana hastalığıyla ilgili yasaya takıldı! Çünkü prosedüre göre, geviş getiren hayvanların, Hollanda dahil bazı ülkelerden ithal edilmesi yasaktı. Ceylanların bütün sağlık taramaları tamam olduğu halde, ithalden önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan ön izin alınmadığı için Türkiye'ye sokulmaları imkânsız. İşin kötüsü, Türkiye, birçok ülke için salgın hastalık tehlikesi bulunan bir ülke olduğundan, ceylanların artık buradan herhangi bir ülkeye gönderilmeleri de çok zor! Beş tane ceylan şu anda DHL şirketinin Yenibosna'daki gümrük alanında bekliyor! Onlara DHL görevlileri bakıyor! Ceren, Zıpzıp, Maskara gibi isimler takıyorlar, havuç, lahana, marul yediriyorlar! Mevzuata uygun olmadıkları için! Trajikomik! Ceylanlar ne gidebiliyor ne de kalabiliyor!
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz oyununda, devlet kayıtlarında ölü görünen Yaşar'ın nüfus cüzdanı çıkaramadığı için başına gelenler konu alınır, bilirsiniz. Ceylanların, şu anda bütün ülkelerin gözünde yasaklı durumuna düştükleri için, Yaşar gibi, yaşayabilecekleri herhangi bir alan yok! Gerekli kâğıtların yoksa ister insan ol, ister hayvan, bir hiçsin! Neyse ki İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, konunun kendilerine intikal etmek üzere olduğunu, o durumda ilgili incelemenin yapılıp, 21 günlük kontrolden sonra Ceren, Zıpzıp, Maskara ve diğerlerinin hayvanat bahçelerine veya rehalibitasyon merkezine yerleştireceklerini söylüyor. "Medeni dünyanın kuralları. Yazılı kanunlara, kurallara uymak lazım. Ama tabii bazen böyle mevzuat boşluklarında, ilginç olaylar yaşanıyor," demek istiyorum da... Tuhaf olan şu... Acaba meyve sineği ve zırai ilaç kalıntıları yüzünden yurtdışından iade edilen meyve ve sebze iç piyasaya sunulurken, Çin'den akın akın kaçak ilaç gelirken, etsiz sucuklar, sütsüz peynirler hayatımızın parçasıyken, balıklar mineral, koyun ve danalar hormon ve antibiyotik yüklüyken, üretim tesislerine pislikten girilmezken, ülkedeki 27 bin gıda üreticisinden 10 bini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın izni olmadan kaçak üretim yaparken... Ceylanlar konusunda titizlikle ve harfiyen riayet edilen kanunlar yok muydu?
Yayın tarihi: 4 Kasım 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/04/pz/haber,BD4F0A9600164E7BB76E809E776E5554.html
Tüm hakları saklıdır.