kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Kevin Costner'ın üst düzey ağırlanması eleştirilere neden oldu.

Big in Turkey

MEHMET TEZ
Batı'da eskisi kadar gözde olmayan ünlülerin Batı dışına uzanıp kendilerine yeni kariyer alanları aramaları yeni bir şey değil. Eskiden sadece Japonya'ya giderlerdi (bkz. Big in Japan), şimdi coğrafya genişledi..
Alphaville'in 80'lerdeki hit şarkısını hatırlarsınız: Big in Japan. Bu deyim, Batı'da artık eskisi gibi gözde olmayan ünlülerin kendilerine Batı dışında, özellikle de (para bol olduğu için) Japonya'da yeni bir kariyer imkânı bulmasına gönderme yapar. 80'lerin hair rock gruplarından tutun da modası geçmiş dizilerin gözden düşmüş kahramanlarına kadar Japonya, Batı'nın 'popüler kültür kalıntıları'na büyük ilgi göstermiştir. Bir ara hatırlarsanız Barış Manço bile ekmeğini yemişti Japonya'daki bu pop kültür açlığının... 90'ların sonuna doğru Q dergisi, bu tipleri tiye almak için 'Big in Özbekistan' diye bir köşe yapardı (yerli örneği için bkz. Mahsun Kırmızıgül). Japonya'dan da kötü bir kategori; o kadar para da yok... Onlar için mesela şu tip bir haber çok komik: "Kevin Costner, Türkiye'de önce Cumhurbaşkanı tarafından resmi Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda ağırlandı, ardından da 2 bin kişiye şarkılarını çaldı." İşte buna kısaca Big in Japan diyoruz. Ya da dünyaya yeni bir deyiş armağan ediyoruz: Big in Turkey. Hatırlarsanız, Lost in Translation isimli o harika filmde (bkz. Sofia Coppola, bkz. Bill Murray, bkz. Scarlett Johansson) işinden ve hayatından hayli sıkılmış, hafif de gözden düşmüş aktörümüz Japonya'ya, ikinci sınıf bir viski reklamında oynamaya geliyor, menajerinin de baskısıyla Japonların saçma şovlarında boy göstermek zorunda kalıyordu (yerli örneği için bkz. Buzda Dans). O yüzden Kevin Costner'a kızmayın. İlla birine kızacaksanız, organize edenlere kızın. Ayrıca şunu da anlamıyorum: Kevin Costner eskisi gibi gözde bir Hollywood yıldızı olmayabilir, ama çektiği filmler, iyi - kötü tarihe geçmiştir. Adını herkes bilir, sokakta herkes kendisini tanır. Ayıptır söylemesi, hem başrolünde oynadığı hem de yönettiği Dances With Wolves (Kurtlarla Dans) filmi, 1990'da 12 dalda Oscar adayı olmuş, yedi dalda kazanmıştır. En İyi Yönetmen dahil. Hani şu bizim her yıl aday-aday-aday-adayı falan olduğumuz, milletçe almak için yanıp tutuştuğumuz ödül bu. Onlardan yedi adet var Kevin Costner'da. Hayranı değilim ama bu kadar aşağılamayı da hak etmiyor galiba. Lost'taki şeyin şeyinin şeysiyle adı anıldı diye Meltem Cumbul'un günlerce haber olduğu bir basına sahibiz. Kevin Costner'ın Cumhurbaşkanı düzeyinde algılanması neden sizi bu kadar şaşırtıyor?