Bülent Ecevit'in cenaze töreninde en çok Deniz Baykal'ın mimiklerini izlemiştim. Şimdi bir başka sosyal demokrat liderin cenazesinde gözlerim yine Baykal'a kilitlenecek.
Baykal, Eylül 1990, Temmuz 1991, Ocak 1992 olmak üzere 3 kez genel başkan adayı olarak Erdal İnönü'nün karşısına çıktı, hepsinde mağlup oldu. Sonra CHP'nin yeniden açılmasına olanak sağlayan yasa çıkınca Eylül 1992'de 21 milletvekili ile birlikte SHP'den istifa etti.
Siyaset bilimciler bir parti için en önemli zamanın seçim öncesi ve iktidara geldikten sonraki ilk 3 ay olduğunu söyler.
Ekim 1991'deki seçimlerde DYPSHP koalisyonu kuruldu ama SHP seçimden 3 ay önce ve 3 ay sonra parti içi çekişmeler ve kurultaylarla meşguldü. Ecevit'e genel sekreter yardımcısı unvanı ile muhalefet bayrağı açan Baykal'ın İnönü'ye de genel sekreter olarak bayrak açması tarihin tekrarı olabilir mi?
Tekrardan söz açılmışken, 1979 ara seçimlerinde Adalet Partisi'ne 50 mağlup olan Ecevit'in güvenoyu istediği kurultay, Baykal'ın sert muhalefetine rağmen 20'ye karşı 1341 güvenoyu ile bitmişti. Tüm bunları niye yazdığıma gelince, Erdal İnönü siyaseti bırakma kararı aldığında fena halde öfkelenmiştim. Bu öfkem İnönü'nün anılarını okuyuncaya dek devam etmişti.
Bu yazıyı geç kalmış bir özür ya da lider olmakla, genel başkan olma tutkusu arasındaki farkın altını çizmeye çalışan bir not olarak değerlendirin.Bunlar olmuyorsa bu yazıyı Haziran 1977'de yüzde 41.4, Ekim 1991'de toplam 31.50 olan sosyal demokrat oyların 22 Temmuz seçimlerinde nasıl bu noktaya geldiğinin belgesi olarak kabul edin.
Yayın tarihi: 2 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/02//haber,FB29AA3F4F6F45C59FCE2388D201A516.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.