50 yıl önce bu günlerde başlamıştım gazeteciliğe.. Ağabeyim Öcal, Ahmet (Kışlalı) ve ben, ekibin en gençleriydik.. Gazetede adımız "Paşacılar ve Lefterciler"di.. Gazetenin tek telefonu öbür odada çalmışsa ve biz aranmışsak, öyle bağırırdı, telefonu açan yazı müdürümüz Cemalettin Ünlü, nur içinde yatsın..
Ahmet'ten başka Fenerli yoktu aramızda ama, sporun simgesi Lefter'di o zaman.. Sporcular da Lefterci oluyordu dolayısıyla..
Üç Mülkiyeli, bayağı muhaliftik, gazetenin kendisi de muhalifti de, biz öndeydik biraz. Muhalefetin simgesi de İsmet Paşa'ydı.. Paşacılığımız da ordan geliyordu. Hele az biraz sonra aramıza katılan Oktay (O da nur içinde yatsın, Kurtböke) Kızılay'da bankaya giden İsmet Paşa'ya yol açtığı için tutuklanınca, paşacılığımız da belgelenmişti adeta..
İsmet İnönü'yü çok sevdim ben..Erdal İnönü onun sessiz, öne çıkmaktan nefret eden, bilimle uğraşan kibar oğluydu.. Hayatının en büyük hatasıydı politikaya girmek.. Anladı. İlk fırsatta kaçtı zaten.. Oğul İnönü'yü çok az tanıdım. Ama uzaktan sevdim ve saydım..
Yayın tarihi: 2 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/02//haber,8BF6ED41E28241B2B39E1099DBCB38A1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.