kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MELİHA OKUR

Son diplomatik manevra

Türkiye, olası bir sınır ötesi operasyon için Irak'ın ya da başka ülkelerin iznini almak zorunda mı? Bu konuda uluslararası hukuk ne diyor? Konu çok kritik.
Gelin görün ki, ortada 29 Mart 1946 yılında Türkiye ile Irak arasında imzalanan bir anlaşma var. Adı, "İyi Dostluk ve Sınır Anlaşması."
Anlaşma, her iki ülkenin birbirine karşı 'terörist veya eşkıya' faaliyetlerine izin vermemesine ve bununla ilgili tedbir alınması üzerine oturmuş.
Diyelim ki, anlaşmayı imzalayan taraflardan biri, bu tür faaliyetlere engel olamıyorsa, karşı taraf harekete geçebiliyor. Ve diğer ülkenin 75 km. kadar içine girerek meşru müdafaa yapıyor.
Üstelik Birleşmiş Milletler açık açık, sınır bölgelerinde terörist ya da başka kapsamdaki sürekli ataklara karşı saldırıya uğrayan ülkelere daha sonra BM'ye bildirmek kaydıyla meşru müdafaa hakkı veriyor.
51. madde, "Önce kendini savun, sonra BM'ye bildir" diyor.
Tablo bu iken kendi coğrafyasında kardeşçe yaşamak isteyen, çok kültürlülüğe inanan ve barışı savunan biri olarak "Irak tezkeresi savaş demek değil mi?" diye kendi kendime sormadan edemiyorum.
Stratejistler, "Hayır bu tezkere savaş değil, bu tezkere askeri nitelikli son diplomatik manevra. Bunun bir sonrası yok. Sonrası tufan!" diyorlar. Korkuyorum.
Çünkü tufan demek savaş demek.
Oysa ben tufanlara karşıyım. O yüzden Türkiye'ye sesleniyorum; "Adı Irak tezkeresi ama herkesi masaya çağırdığı söylenen son diplomatik atağı lütfen iyi analiz edin!"