Gelin, şu işin adını doğru koyalım!.. Okuyuculara bir soru soralım. Soru basit,
"Sizce bu tezkerenin adı Kuzey Irak tezkeresi mi? Yoksa Irak tezkeresi mi?" Diyeceksiniz ki, "Yahu, ha Kuzey Irak, ha Irak! Ne farkeder, ikisi de tezkere değil mi? Sonuçta ikisi de aynı yola çıkar."
Gelin görün ki, stratejistler, "Türkiye, bu tezkereye Kuzey Irak tezkeresi derse Kuzey Irak'ı devlet olarak kabul etmek zorunda kalır. Hata yapmayın" diye uyarıda bulunuyor. Kafam karışıyor!..
Elbette hata yapmak istemem.
Ancak Irak tezkeresi niye çıktı, ona takılıyorum. Yine stratejistlere göre; "Tezkere,
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hazırlık yapma olanağı tanıyor.
Çünkü Silahlı Kuvvetler, mali, ekonomik ve idari konularda pek çok bakanlıkla
koordinasyon yapmak zorunda. Koordinasyon için gerekli yetkiyi de zaten bu tezkere sağlıyor."
Ne diyelim.
Ancak tezkere demek
"ek ödenek" demek değil mi?
İşte Silahlı Kuvvetler'e verilen yetki, aynı zamanda ek ödeneği de zorunlu kılıyor. Şimdi; "Öyle ya, ek ödeneğin tutarı ne?" diye soracaksınız.
Kusura bakmayın, "Önce
milli menfaat, sonra
para hesabı!" Arkasından da bu konuda ek ödeneği verecek olan Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan, bilgi vermeli ve şeffaf olmalı diyeceğim.
Sonuçta Türkiye'nin bundan önce yaptığı operasyonlarda
200 milyon dolar ek ödenek kullandığını bilmeyen yok. O yüzden kulislerde de, "Irak tezkeresi'nin ek ödeneği de bu boyutta olacaktır" diye tahmin yapılıyor.
Demek ki ödenek sorun değil.
Fakat sorun başka...
Yayın tarihi: 18 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/18//haber,763B32180C6B4E279D08E19B348F1A44.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.