kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Faiz kılığına girmiş kur isyanı

Türkiye'de yüksek faizden en çok etkilenen kurum Hazine. Çünkü YTL bazında en borçlu kurum o. Son zamanlarda faiz konusunda bir rahatsızlık beyan etmiş değil. Zaten dün düzenlenen ihalede de yüzde 16.21 yıllık bileşik faizle borçlandı. Merkez Bankası'nın gecelik faizi ise yüzde 17.25 düzeyinde.

- Faiz isyanı- Özel sektörün ve özellikle de dışarıdan döviz bazında borç alanların tam sayfa gazete ilanında "üretim ve istihdam ölmesin" diye istedikleri ve "yetti artık indirin" dedikleri faiz bu. Sanki 1979'da gazetelere Ecevit Hükümeti aleyhine TÜSİAD'ın tam sayfa verdiği ilanları andırır gibi. Ara seçimlerin öncesine denk düşmesi ve ağır seçim yenilgisi sonucu hükümetin istifa etmesiyle TÜSİAD ilanları ses getiren bir eyleme dönüşmüştü. Ama şimdi Merkez Bankası'ndan faiz indirimi isteyenler arasında TÜSİAD gibi büyük patronların kuruluşu yok. Ama ihracatçıların kuruluşu TİM, işverenler sendikası TİSK, işçi sendikaları Türkİş ve Hak İş, iş dünyasının çeşitli temsilcileri MÜSİAD, TUSKON, İSİFED, TÜGİK, TURSAB, TümMer gibi kuruluşlar var.

- Dışardan borçlanma- Bu kadar geniş bir iş dünyası kuruluşlarının faizden bu düzeyde yakınmasına ilk kez şahit oluyorum.
Aslında son yıllardaki eğilim zaten YTL üzerinden ve yurtiçi bankalardan borçlanmaktan daha çok, döviz üzerinden ve yurtdışından borçlanma üzerine kuruluydu. Bu nedenle özel sektörün dış borçları ilk kez kamu dış borcunu geçti ve 138.5 milyar dolara vardı.

- Çin parası korkusu- O halde yüksek faiz isyanı neden?
İsyan, düşen kura karşı. Çünkü yüksek faiz Türkiye'ye ihtiyaçtan çok döviz girişine yol açarak kurun hızla düşmesine, liranın değerlenmesine neden oluyor.
- Lira 2003, 2004, 2005 yıllarında değerlendi, 2006'da kısmen değer kaybetti, 2007'de yeniden hızla değer kazandı.
- Son küresel dalgalanma sonrası toparlanmada 16 Ağustos'tan bu yana YTL en çok değerlenen para birimi. 2007 yılı için de bu böyle.
- YTL'nin en çok değer kazandığı para birimi de, Türk ihracatçılarının dış piyasalardaki en büyük rakibi olan Çin'in parası. 1 YTL 16 Ağustos'ta 5.6790 Çin Yuanı iken, 16 Ekim'de 6.2510 Çin Yuanı'na yükseldi. Yani iki ayda YTL, Çin'in para birimine karşı yüzde 14.42 değer kazandı. Bu sırada YTL'nin değer kazanması yanında dolara bağlanan Yuan'ın ABD para birimiyle değer yitirmesi de yüzde 15'lik farkın oluşmasında etkili oldu.
İki ayda en büyük rakibimiz karşısında yüzde 15'lik fiyat değişmesine karşılık kimsenin yapabileceği bir şey yok. Ne ücretleri bu ölçüde düşürebilirsiniz, ne de diğer maliyetleri ayarlayabilirsiniz. Ancak pazar kaybedersiniz.

- Şok talihsizliği- Üstelik YTL'nin değer kazanması yeni de değil. 2003'ten beri gelen bir olgu.
Yoksa faizlerin düzeyi bugüne kadar hangi iş dünyasını, hangi grubu ne ölçüde rahatsız etmiş ki? Rahatsızlık veren ve isyan ettiren kurun, özellikle de Çin'in para biriminin düzeyi.
Kuru da ancak şok bir faiz indirimi olursa sıçratabilir. Bu durumlarda yeni indirimlerden umud kesilir. Bu kadar kâr yeter deyip Türkiye'den çıkacakların yanında yenileri de gelmeyebilir. YTL bir ölçüde aşırı değerliliğini geri verebilir.
Ancak bir kere daha dünya piyasalarındaki bozulma ve tezkerenin devreye girmesi, faizde cesaretli bir indirime gitmeyi ve çeşitli kesimlerin isyanını bastıracak kur artışını yapmayı riskli hale getirdi. Bu da "faizde şok indirim" isteyenlerin talihsizliği.

- Sonuç- "Acıbiber dalından acıbiber çıkar." Çin Atasözü