Amerika gibi mi olmalıyız?

Amerika'nın kısa tarihini tartışmaya açtığımızda hemen bütün okurlardan tepki aldım.
Amerika'nın dünya genelindeki kıyımları herkesin doğal olarak tepkisini çekiyor.
Özellikle Filistin ve Irak'taki gelişmeler bu tepkileri artırıyor.
Ancak Amerika'nın yaptıklarını eleştirenlerin bir başka ortak noktası var, o da Irak'a harekât.
Kimi okurlar, "Türk Ordusu Irak'a girsin, Kerkük'e kadar gitsin işgal etsin" havasında.
Bu havayı ne yazık ki, kimi siyasi liderler de pompalıyor.
Türkiye yıllardır terörden mağdur olan bir ülke.
Binlerce genci, terör belası yüzünden zamansız hayata veda etmek zorunda kaldı.
Kim için, ne için olduğunu bilmeyen kör bir şiddet topraklarımızı kasıp kavuruyor.
Teröristlerin Kuzey Irak'taki dağlarda üslendiği, Amerikan silahları kullandığı bilinen bir gerçek .
Türkiye, yabancı topraklardan kendisine yönelik saldırılar karşısında her türlü savunma hakkını kullanmak durumundadır.
Ancak savunma yapıyoruz derken kendimizi Amerika'nın durumuna düşürmememiz gerekir.
Unutmamak gerekir ki, bu ülke "Yurtta sulh, cihanda sulh" diye yola çıkan Mustafa Kemal tarafından kurulmuştur.
Türkiye, dış kaynaklı teröre karşı gereğini yapacaktır ama ülke içinde de terörün kaynaklarını kurutacak adımları atmak zorundadır.
Aklımızdan çıkarmamamız gereken gerçek, Kuzey Irak'a sayısız kere harekât düzenlenmiş olduğudur.
Tek başına Kuzey Irak'ın kurutulması Türkiye'de terörün kurutulmasını sağlayacak bir gelişme değildir.
Askerin en üst düzey ağızlardan açıkladığı gibi, terörle sadece askeri önlemlerle başa çıkmak mümkün olmamıştır.
26 sene sonunda geldiğimiz noktada, gençleri dağa çıkmaktan vazgeçirecek koşulları henüz oluşturamamışsak, dönüp kendimize bakmamız ve "Nerede yanlış yaptık?" diye sormamız gerekir.
Demokrasi, sorunları açıkça tartışma ve barışçıl çözümler bulma yöntemidir.
O nedenle Hıncal Uluç'un çağrısına kulak vermek ve siyasete bir şans vermek gerekir.
Bırakın duygular değil, akıl hâkim olsun.
Türkiye, bölgenin yeni Amerikası olmasın.