Bizim dizilere göre Türkler'in yüzde 60'ı yoğun bakımda
'Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım' filmi ile sinemaya da adım atan başarılı yapımcı ve senarist Birol Güven, dizileri eleştirdi. "Bu diziler Türkiye gerçeklerini yansıtmıyor" diyen Güven ekledi: Bir yabancı, bizim kanallarımızda zapping yapsa Türkiye'nin yüzde 60'ını yoğun bakımda, yüzde 40'ını kanserli sanır!..
İLİŞKİLİ HABERLER
Bizim dizilere göre Türkler'in yüzde 60'ı yoğun bakımda
Türk televizyon tarihinin efsane dizilerinden 'Çocuklar Duymasın'ın senaristi ve yapımcısı Birol Güven, sinema sektörüne yavaş yavaş ısınıyor. Yapımcılığını üstlendiği ilk filmi 'Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım' önümüzdeki günlerde Altın Portakal Film Festivali'nde izleyicilerle buluşacak. Hamdi Alkan'ın yönettiği, dünyada ilk kez gerçek mahkumlar ile gardiyanların rol aldığı ve yine ilk kez gerçek bir cezaevinin mekan olarak kullanıldığı filmin tüm geliri de hapishanelerdeki mahkumlar için harcanacak. Halil Ergün, Vural Çelik, Doğa Rutkay, Tamer Karadağlı gibi ünlü isimler ise filmde sadece 'figüran' olarak yer aldı.
CEZAEVİNDE RAHAT ÇALIŞTIK
* 'Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım' filminde gerçek mahkum ve gardiyanlar rol aldı; Türkiye'de ilk kez böyle bir çalışma yapıldı sanırım. Amatör oyuncularla iş yapmak zor oldu mu? Aslında böyle bir çalışma dünyada ilk kez yapıldı. Hiç zor olmadı onlarla çalışmak... Senaryocular Derneği'nin bir atölye çalışması vardı hapishanelerde. Bunlardan birini de ben yaptım. Benim atölyemde 8 aylık bir çalışma yaptık ve ortaya çıkan senaryoyu çekmeye karar verdik. Çünkü senaryo filme çekilmediği zaman bir kağıt parçası sadece... Mahkumlar yazdı ve oynadı. Aslında biz, 'Bu işi yapabilir miyiz, nasıl olur?' diye bir önyargıyla gitmiştik oraya... Fakat çok rahat bir çalışma ortamı bulduk. Bir kere kimsenin cep telefonu yoktu. Hem çekimde hem senaryo aşamasında çalışmalarımız hiç bölünmedi. Hiç oyuncu beklemedik, hep oradaydılar... Çekimler 17 günde tamamlandı.
* Yetenekli miydi mahkum ve gardiyanlar? Nasıl oynattınız? Valla o yönetmenimiz Hamdi Alkan'ın maharetiydi... Zorlandığını zannetmiyorum çünkü içeride bir de Turgay Tanülkü'nün yönettiği bir tiyatro çalışması vardı. Yani oradan gelen oyunculuk potansiyeli vardı zaten. Ama gardiyanlar hiç oyunculuk yapmamıştı, ilk denemeleriydi. Ama göreceksiniz, inanılmaz oynadılar.
* Sinema çalışmalarına devam mı? Benim projem çok, sinema da yapmak istiyorum. Ama bir sorunum var; ne yapsak bir şeye benziyor. Özgün bir proje henüz yazamadım. Bilgisayarım yarım kalmış projelerle dolu...
* Bu benzerliğin nedeni ne? Bilemiyorum. Sinemada da çok yol alındı. Belki yeteri kadar yaratıcı bir fikir ortaya koyamadım. Benim özgün olmak gibi bir takıntım var. Daha önce hiç yapılmamış bir şey yapmak istiyorum. Belki bencilce bir yaklaşımım var. O yüzden de henüz o senaryoyu yazamadığım için kendime ait bir filmim yok. Bu film de zaten benim değil, mahkumların filmi... Ben sadece vesile oldum.
* Sektöre yeni adım atan bir yapımcı olarak Türkiye'deki sinema sektörünü nasıl buluyorsunuz? Sinema sektörü, bütçesine ve dönen ciroya bakıldığında bence Türkiye'deki en küçük sektör. Kötü gibi gözükse de, önü çok açık demektir. Önümüzdeki yıllar Türk Sineması'nın yılları olacak. 50-60 milyon dolarlık bir total bütçe var. Bu, 120 milyon dolar olsa yüzde 100 büyüme demek ama dünyayla karşılaştırdığımızda hala çok küçük... Türkiye, kültür endüstrisine bugüne kadar gereken önemi vermedi. Bu da bence, sektörün önünün çok açık olduğunu, yapılacak çok şeyin olduğunu söylüyor. Bu toprakların hikayeleri henüz anlatılmadı, bakir bir habitatta yaşıyoruz.
* Nasıl bir film yapmak istersiniz? Ticari mi, sanatsal mı? Ben ticari ya da değil, mutlaka büyük kitlelere ulaşmasını, herkesin izlemesini isterim. Marjinal bir film yapmak istemem. Mümkünse bir fikir filmi yapmak isterim. Dev bir prodüksiyon yerine senaryosuyla anılan, hikayenin ön planda olduğu bir film yapmak isterim.
ARKA SIRADAKİLER İYİ OLACAK
* Şu anda Fox TV'deki 'Arka Sıradakiler' dizisini yapıyorsunuz. Önceki çalışmalarınıza benzemiyor, protest bir dizi... 'Arka Sıradakiler' tam da benim yapmak istediğim bir projeydi. Türkiye'deki bir sosyolojik gerçekten hareket edilerek yapılmış bir dizi... Okullardaki sorunları anlatıyor. Genç bir ekip yazıyor, ben de editörlüğünü yapıyorum. Bizim dizinin bir stratejisi var ve sonu belli, mutlu bitecek. Şu anda kötü; şiddet, çeteleşme var. Ama bir öğretmen sayesinde her şey değişecek. Diğer dizilerimden belki anlatım biçimi olarak farklı. Ama 'Çocuklar Duymasın'da orta sınıf, kentli bir Türk ailesini anlattım. Çocuk faşizmini anlattım. Yani, çocuğun dediğinin olduğu bir aileyi... Şimdi başka sosyal sınıftan bir aileyi anlatıyorum. Hiçbir fark yok!
İLİŞKİLİ HABERLER
Bizim dizilere göre Türkler'in yüzde 60'ı yoğun bakımda
Yayın tarihi: 14 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/14/gny/haber,8FEAC382EFB24E8287AA5BEC012ABAA7.html
Tüm hakları saklıdır.