Dün
Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat
Tuncer Erdoğan aradı. Sesi titreyerek, şöyle bir olay anlattı:
Dün
Şişli Adliyesi'nden çıkıp
Cevahir Alışveriş Merkezi'ne doğru yürürken şöyle bir olaya şahit oluyor:
Üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz ediyor. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalışıyorlar.
Tuncer Bey müdahale ediyor. Türbanlı kızı kurtarmaya uğraşıyor. Civardaki iki trafik polisinden yardım istiyor. Polisler ilgilenmiyor. O da ancak türbanlı kızı bir araca binerek, uzaklaşmasını sağlıyor.
Av. Erdoğan, "
65 yaşındayım, daha fazla bir şey yapamadım. Kulübe gidecektim, sinirden titreyerek ev geldim" dedi telefonda.
Tuncer Erdoğan'a şöyle dedim... "Siz de bir avukat olarak bilirsiniz: Her toplumda olduğu gibi, bizde de çeşitli suç vakaları meydana gelir. Kimi bile isteye, kimi yanlışlıkla cinayet dahi işler. Hırsızlık, gasp, darp... Bunların hepsi olur.
Önemli olan bu suçların oranıdır: Eğer suç oranı ciddi biçimde artarsa, telaşlanmamız gerekir.
O türbanlı kız ve siz, bu olayı yaşarken müthiş gerildiniz. Perişan oldunuz. Üzüldünüz. Haklısınız da...
Ancak içinizi ferah tutun: Halktaki hoşgörü ve itidal Türkiye'de gerginliğe izin vermiyor. Bu tip olaylar münferittir. '
Sistemli,
sürekli ve
yaygın' değildir.
Tersi de olabilir: Başka bir yerde, oruç tutmadığı için bir kıza tacizde bulunanlar çıkabilir. Ancak bu tip olaylar tek tük oluyor; azınlıkta kalıyor.
Kişisel açıdan perişan oldunuz ama toplumsal açıdan müsterih olabilirsiniz."
Telefonu kaparken Tuncer Bey biraz olsun rahatlamıştı. Acaba o türbanlı kız ne durumdaydı?
Yayın tarihi: 25 Eylül 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/25//haber,A5B214148DBD410CA6B7CA2DB9EE97F5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.