Güngör Dilmen Kalyoncu'nun
Kurban adlı oyununda harika bir sahne vardır:
Üzerine kuma getirilen Zehra Kadın, düğün alayına kapıyı açmayınca köy muhtarı devreye girer.Muhtarın ilk cümlesi "Peygamber Efendimiz bile karısının üzerine kaç kadın almıştı" olur.Zehra Kadın cevabı yapıştırır: "Peygamber efendimizin tüm dediklerini tuttuydunuz da bir kadın üzerine kadın almak kalmıştı öyle mi?" Teoman Demir'in eski yengesi Anna ile yaşadığı aşkı
"Bizim geleneklerimizde var, erkek kardeşin karısına sahip çıkmak... Namusun başka erkeklere gitmesini engellemek" cümlesini duyunca aklıma Kurban'daki bu cümleler geldi.
Keşke biri çıkıp da
"Geleneklerin tamamını tuttunuz da bir erkek kardeşin karısına sahip çıkmak mı kaldı?" diye sorsa.
İsteyen istediği ile aşk yaşar, bana ne, size ne, kime ne.
İtirazım ilişkiye ya da aşka değil, buna sahip çıkamayan, gelenekle açıklamaya çalışan yüreğe, daha doğrusu yüreksizliğe...Eğer "erkek kardeşin karısı" Anna kadar genç ve güzel bir kadın değil de yaşını başını almış ve vücudu bozulmuş bir kadın olsaydı acaba Teoman Demir yine gelenekler adına evlenmeyi düşünür müydü?
Yayın tarihi: 19 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/19//sendir.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.