Atlasjet Havayolları'nın, World Focus Havayolları'ndan kiraladığı MD-83 tipi uçağın kaçırılması esnasında yaşanan bazı olaylar sivil havacılık kurallarını alt üst edecek şekilde gelişti.
Havacılıkta Uluslararası teamüllere göre hareket edilmedi. Pilotlar, 'gemiyi ilk terk eden kaptan' oldular. Bu da dünya genelinde tartışma başlatacak bir gelişme olacaktır. Zira pilotların, uçuş riske girdiği zaman ne yapmaları gerektiğini düzenleyen ve kurallara bağlayan bir çok mevzuat var. Bunlar ülke ve havayoluna göre değişse bile uluslararası teamüllerde oluşmuş durumda.
KONVANSİYON NE DİYOR? International Civil Aviation Organisation (ICAO) ve Tokyo Konvansiyonu'na göre bizim pilotların uçağı terk etme eylemleri baştan aşağı yanlış. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) ve Atlasjet Havayolu yöneticileri pilotları koruma adına yanlış yola girdiler.
Tokyo Konvansiyonu göre, uçak kaçırılmada son otorite kaptandır. Dışarıdan müdahaleler bile kaptanın inisiyatifinde yapılmak zorunda. Ancak, dünkü olayda uçağın son otoritesi kokpit camından uçağı terk etti.
Böylece 11 Eylül'den sonra takılan şifreli, kilitli, çelik kapı sebebiyle kokpitin ve uçağın dış dünya ile irtibatı kesildi. Kaptan pilot kamera ve intercom telefon aracılığıyla uçağın içinden haberdar olup, dışarıdaki güvenlik ekiplerini bilgilendirme durumunu da kaybetti.
Halbuki uçağı en son terk edecek kişi uçağın, personelin (uçuş ekibi ve yolcu), malını, canını emniyetini sağlamakla yetkili kaptandır. Tokyo Konvansiyonu böyle diyor.
Uçakta düzen ve disiplini sağlamak, rahatsız edici, kuraldışı veya ihlal edici yolcunun uçakta çıkarılması veya yerel otoriteye teslim edilmesini sağlamak da kaptanın görevi.
Karar mekanizması yani kaptan uçaktan inerse durum ne olacak? Tokyo Konvansiyonu'na göre uçak kaçırma hüküm ve esasları bellidir. Şimdi buna bir de Türkiye kriteri eklemek gerekecektir.
TAKOZ BİLE YETERDİ Kaptan uçağı neden terk etmemelidir? Uçağın haberleşme sisteminin tamamı kokpitte yer almaktadır. Panik halinde uçakta meydana gelecek herhangi bir hadisenin yönetilmesi de kokpitten ve kaptan tarafından yapılmaktadır. Genel temayüllere göre uçak kaçırılsa da, düşse de uçaktan en son kaptan iner. Dünkü olayda pilotların uçağı terk etmelerine gösterilen gerekçelerin hiçbirisi doğru değildir. Çünkü, pilotların bu hareketini savunanlar "korsanların tehdit ederek kapının açılmasını ve uçağın tekrar havalanmasını sağlayabilecekleri'' dikkate alındığında, doğru olarak değerlendirilebileceğini söylüyorlar. Halbuki yere inmiş, park pozisyonu almış bir uçağın sadece pilotlar marifetiyle uçurulması imkansız. Tekerin önüne konan basit bir takoz dahi bu uçağın uçuşunu engeller. Ayrıca uçağın yakıt sorunu olduğu, teknik ekibin uçağın altında bulunduğu da dikkate alınırsa bu iddialar çiğnen kurallar için gerekçe üretildiğini ortaya çıkarmaktadır.
Peki uçağı terk eden pilotlar kimdir? Kaptan Pilot Faruk Çağımnı, pilot lisansını Almanya'dan almış. İkinci pilot Cemal Doğanay ise Türk Hava Kurumu'nda pilot olmuş. Sivil Havacılık Genel Müdür Ali Arıduru, terk etme olayın savunmak yerine iyi incelemek zorunda. Ayrıca, kabin personeli de yolcunun sağlıklı bir şekilde tahliyesini sağlayamamıştır. Türkiye'de 1998'de 4, son bir yılda ise 3 uçak kaçırıldı. Demek ki, Türkiye'de aksayan bir şeyler var. Halen daha uçuş güvenliğini tehlikeye sokanlar için uygulanacak hukuki bir mevzuat yok.
Yayın tarihi: 19 Ağustos 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/19//simsek.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.