CHP, Abdullah Gül'ün neden cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini, eski konuşmalarından "
cımbızladığı" görüşlerle izah etmeye çalışıyor. İşte CHP'nin açıklamasından iki çarpıcı cümle:
"Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eden ve en ziyade tahribatı vermiş olan laiklik ilkesidir." "Dindar olan bir subaya hayat hakkı vermiyorsunuz, ona ajan muamelesi yapıyorsunuz." Şimdi Gül'ün bu görüşlerini hangi bağlamda ifade ettiğine bir bakalım:
"Bir taraftan bu coğrafyada yaşayan insanların, bütün inanç değerleri, bütün moral değerlerinin ana kaynağı din olacak, İslâm olacak, ondan sonra da siz bunu potansiyel bir tehlike olarak göreceksiniz. Maalesef Türkiye bunun örnekleriyle doludur... Dindar olan bir subaya, kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, ona dolaylı yollarla, ona açıkça söylemeden saf dışı ediyorsanız, sanki safra atar gibi, sanki ajan yakalamış gibi onları ayıklıyorsanız, siz o zaman bu ülkenin bütünlüğünü nasıl temin edersiniz?" Eğer CHP'nin yaptığı gibi, bazı kelimeleri cımbızla ayıklamazsanız, Gül'ün, laiklik ilkesine değil,
İslâmı potansiyel tehdit gibi görüp, dindar insana kuşkuyla bakılmasına, kısacası laikliğin Türkiye'de
uygulanış biçimine karşı olduğunu hemen anlarsınız. Zaten, eşi başörtülü olduğu için Gül'ün Çankaya'ya çıkmaması gerektiğini savunanlar, onun, tam da eleştirdiği biçimde hareket ediyorlar. Gül'ün devlet adamlığı vasfını bir kenara bırakıp, Hayrünnisa Hanım'ın başörtüsüyle uğraşıyorlar. Aynı, tesettürlü kızların üniversitelere gitmesini önledikleri gibi. Oysa laiklik ilkesinin bir ayağı
din ve vicdan özgürlüğüdür; kimse inançlarından dolayı
kınanamaz ve
ayırımcılığa uğratılamaz.
Yayın tarihi: 16 Ağustos 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/16//haber,F38117D5D3E64A8A975049D6498B9378.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.